İnsanların ölümüne en çok sebebiyet veren hayvan türünün sivrisinek olduğunu biliyor muydunuz? “İnsan hayatı için en riskli hayvanlar” dendiğinde aklımıza doğal olarak ilk etapta yılanlar ya da büyük yırtıcılar geliyor ama aslında taşıdıkları hastalıkları yaymaları sebebiyle en çok insan ölümüne sivrisinekler sebep oluyor. Ancak konumuz bugün sivrisinekler değil. Bugün, taşıdıkları zehir bakımından dünyanın en ölümcül hayvanları arasında yer alan türlerden söz edeceğiz.
Hayvanlar üzerine yapılan araştırmalara ve bu araştırmalardan elde edilen bilgilere her geçen gün bir yenisi eklendiği için, elbette dünyanın en zehirli hayvanları listesi de zaman içinde değişebiliyor. Ancak bazı hayvan türleri çoktan bu listedeki değişmez yerlerini almış durumda. Üstelik, sözünü edeceğimiz türlerden bazıları, küçücük boyutları ve sevimli görünümleriyle ne kadar tehlikeli olabilecekleri hakkında ilk bakışta hiçbir ipucu da vermiyor. Bazıları ise yaşadıkları bölgedeki insanlar için yıllardır bilinen ciddi bir risk oluşturuyor. Dilerseniz sözü uzatmadan hemen bu türleri daha yakından tanımaya geçelim. Bakalım, dünyanın en zehirli hayvanları arasında hangileri varmış.
1. Mavi Halkalı Ahtapot
Denizde yaşayan omurgasız canlılar içinde en zeki olan türlerin arasında ahtapotlara ilk sırayı verebiliriz. Ahtapotlar sekiz kollarının her birini farklı şekillerde kullanma, bükme ve uzatma gibi özel bir hareket kabiliyetine...
Boyları 17-20 santimetre arasında değişen ve ortalama ağırlıkları yalnızca 26 gram olan mavi halkalı ahtapot balıkları, ilk bakışta çok küçük ve sevimli görünen canlılar. Ancak bu görünüm sizi yanıltmasın. Aslında dünyanın en zehirli on hayvanı listesinde yer alıyorlar. Mavi halkalı ahtapotların vücutlarında ve kollarında bulunan parlak ve renkli halkalar, yalnızca bu tür kendini tehdit altında hissettiğinde ve alarma geçtiğinde ortaya çıkıyor. Çünkü bu uyarı sistemini harekete geçirmek için kaslarını kullanıyor ve vücutlarındaki koyu pigmentli hücreleri daha görünür kılarak renkleri yoğunlaştırıyorlar.
Mavi halkalı ahtapotlar, siyanürden bin kat daha zehirli olduğu düşünülen tetrodoksin isimli bir madde taşıyor. Güçlü bir nörotoksik olan bu madde sinir uyarılarının iletimini önleyerek kasların kasılmasını durduruyor. Bu da neredeyse kesin bir ölüm demek. Mavi halkalı ahtapotlar bu maddeyi tüm vücutlarına yayabildikleri için, onları yiyen hayvanlar da zehirleniyor. Saldırı haline geçtiklerinde ise kurbanlarını ısırıyor ve zehri bu şekilde aktarıyorlar. Üstelik, söz konusu ısırık ilk etapta neredeyse hiç ağrı yapmıyor. Kötü haber: Tetrodoksinin bilinen bir panzehri yok. İyi haber: Mavi halkalı ahtapotlar ülkemizde yaşamıyor ve zaten durduk yere denizde yüzen insanlara saldırmıyorlar. Genellikle Japon Denizi ve Avustralya kıyılarında görülüyorlar.
2. Brezilya Gezgin Örümceği (Muz Örümceği)
Brezilya gezgin örümceği, diğer ismiyle muz örümceği, dünya üzerindeki en zehirli canlı türlerinden biri. Aslında bu tür, Latincede Phoneutria olarak adlandırılan örümcek cinsine dahil olan sekiz farklı türün genel ismi....
Karadul genellikle herkes tarafından zehirli olduğu bilinen ve küçük boyutuna rağmen çok ciddi tehlikelere sebep olabilen bir örümcek türü. Bir karadulun küçük bir fareyi öldürebilmesi için, onun vücuduna yaklaşık 100-200 mikrogram zehir enjekte etmesi gerekiyor. Genellikle Brezilya, Arjantin ve Kosta Rika’da görülen Brezilya gezgin örümceği ise karadula kıyasla çok daha güçlü bir zehre sahip. Onun aynı boyutta bir fareyi öldürebilmesi için yalnızca 6 mikrogramlık zehir enjekte etmesi yeterli oluyor. PhTx3 olarak adlandırılan çok güçlü bir nörotoksin taşıyan Brezilya gezgin örümceği, nam-ı diğer muz örümceği, 2010 yılında Guiness Rekorlar Kitabı’na dünyanın en zehirli canlısı unvanıyla da girmiş. Taşıdığı zehir avın sinir sistemini felce uğratarak vücutta istemsiz kasılmalar meydana gelmesine ve kısa bir süre sonra da ölüme sebep oluyor. Ancak bu türün insana saldırdığı örneklere neredeyse hiç rastlanmıyor.
3. Afrika Katil Arısı
Dünyanın en ölümcül canlıların arasında bir arı türünün bulunduğunu biliyor muydunuz? Üstelik, bu tür aslında doğal bir tür de değil. İnsanlar tarafından üretilmiş ve bir nevi kontrolden çıkmış bir tür!...
Listemizde bulunan bir hayvan türünün aslında doğal yollarla ortaya çıkmadığını, insanların yaptığı bir deneyin kontrolden çıkması sonucunda büyük bir tehlikeye dönüştüğünü biliyor muydunuz? 1950’li yıllarda Brezilya’daki bal üretimini artırabilmek amacıyla bir laboratuvarda Batı bal arıları ve Afrika bal arıları çaprazlanarak yeni bir tür üretilmiş. 1957’de ise bu türe mensup olan yaklaşık 26 kovan arı, laboratuvardan kaçarak doğaya karışmış. Birkaç yıl içinde Brezilya’ya, 1980’lerde ise Kuzey, Güney ve Orta Amerika’nın tümüne yayılan Afrika katil arıları; çevre sakinleri için büyük bir tehdit haline gelmiş. Hatta 2014 yılında Arizona’da bir tavan arasında çalışan bir mimar, burada bulunan kovanı fark etmeden dürttüğü için arıların saldırısına maruz kalmış ve çok kısa bir sürede hayatını kaybetmiş.
İşin ilginç yanı, aslında Afrika katil arıları standart bal arılarıyla eşdeğer ölçüde zehir taşıyor. Ancak bal arıları çoğunlukla avlarını soktuktan sonra iğneleri içeride kaldığı için ölürken, Afrika katil arılarının böyle bir problemi yok. Tek bir saldırıda 2000 kişiyi sokabiliyorlar ve son derece saldırgan bir karaktere sahipler. Kovanlarının yakınlarında bir titreşimin ya da sesin olması, onları anında saldırı moduna geçirebiliyor. Örneğin, onların kovanına yakın bir evde elektrik süpürgesini çalıştırmanız, sizi otomatik olarak onların gözünde bir tehdit haline getirebiliyor.
4. Zehirli Ok Kurbağası
Kendi içinde iki yüzü aşkın tür barındıran zehirli ok kurbağası, bilimsel olarak Epipedobates tricolor ismiyle adlandırılıyor. Ortalama ömürleri 3 ile 15 yıl arasında değişiklik gösteren zehirli ok kurbağaları, ilk bakışta...
Boyutları 1,5-5 santimetre arasında değişen küçücük ve rengarenk kurbağaların dünyanın en zehirli hayvanları arasında yer alması gerçekten şaşırtıcı. Ancak genellikle Orta ve Güney Amerika’nın yağmur ormanlarında yaşayan ve nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan zehirli ok kurbağaları, batrakotoksin isimli çok güçlü bir zehir taşıyor. Vücutlarında sarı, yeşil ve turuncu renkler bulunan bu türün yalnızca bir üyesi bile tek başına 150 insanı öldürebilecek kadar güçlü bir zehre sahip. Ancak yaşadıkları ortam ve türleri sayesinde insanlara saldırmıyor, daha çok sineklerle ve küçük böceklerle besleniyorlar. Yine de olur ya, yolunuz bir yağmur ormanına düşerse, siz yine de küçük ve renkli kurbağalardan uzak durun. Eğer zehirli ok kurbağalarını güvenli bir ortamda yakından görmek isterseniz, İstanbul Akvaryum’da onlara ayrılan bir bölüm olduğunu da hatırlatalım.
5. Taş Balığı
Dünyanın en zehirli canlılarından biri olan, balıklar içinde ise “en zehirli” unvanını taşıyan taş balığı, oldukça gelişmiş kamuflaj özelliklerine sahip bir tür. Bulunduğu ortama kusursuz bir şekilde adapte olabilen bu...
Dünyanın en zehirli balığı olma unvanını taşıyan taş balığı, sırt yüzgeçlerinde çok güçlü bir zehir barındırıyor. Bu türün aslında insanlara saldırma eğilimi yok. Genellikle küçük balıklarla, yumuşakçalarla ve kabuklularla besleniyor. Ancak taş balığının mükemmel bir kamuflaj yeteneği var. Genellikle Hint-Pasifik Okyanusu’nda görülen bu balık türü, okyanusun dibinde saatlerce hareketsiz durarak bir taş ya da kayalık görünümüne bürünüyor. Bu sebeple hem avları tarafından hem de -eğer varsa- burada yüzen insanlar tarafından fark edilmiyor. Bir insanın fark etmeden onun üzerine basması ya da onunla temas etmesi, savunma mekanizmasını devreye sokarak sırt yüzgeçlerindeki zehri bırakmasına sebep olabiliyor. Bu durum da söz konusu kişi için, acilen tıbbi yardım alınmadığı takdirde ölümcül sonuçlar doğurabiliyor. Boyu 30-40 santimetre arasında değişen taş balığı da İstanbul Akvaryum’da görebileceğiniz canlılar arasında. Tesisin Kızıldeniz adlı bölümünde yaşıyor.
6. Gila Canavarı
Dünyada yaşayan en zehirli kertenkele türlerinden biri olan Gila canavarı, Helodermatidae familyasına ait bir tür. Kendi içinde de iki alt türe ayrılıyor. Gila canavarının en belirgin özelliklerinden biri, tüm vücudunu...
Ortalama uzunluğu 30-50 santimetre, ortalama ağırlığı ise 500 gram civarında olan Gila canavarı, dünyanın en zehirli kertenkele türlerinden biri. Bu kez iyi haberi başta verelim: Bu tür kışkırtılmadığı sürece insanlara saldırmıyor ve zaten kış uykusuna yattığı için yalnızca bahar aylarında üremek için ininden çıkıyor. Ancak sayıları az da olsa Gila canavarı tarafından ısırılarak ölen insanlar var. Çene kısmında helodermatid isimli çok güçlü bir zehir taşıyan bu kertenkele türü, dişleri oluklu şekilde evrimleştiği için avlarını ısırdığında bu zehri onların vücuduna kolayca enjekte edebiliyor. Bu zehir de kısa sürede taşikardi, kusma, felç, baygınlık, hipotansiyon, ödem, terleme ve ağrı gibi belirtilere sebebiyet veriyor.
7. Balon Balığı
Latince ismi Tetraodontidae olan balon balığı familyası, içinde en az iki yüz farklı türü ve otuza yakın cinste balon balığını barındırıyor. Balon balıklarının ismi, kendilerine karşı herhangi bir tehdit algıladıklarında...
İsmini bir tehlike hissettiğinde vücudunu şişirerek daha büyük görünme becerisinden alan balon balığı, kendi içinde iki yüz farklı türe ayrılan bir balık. Ancak neredeyse her tür, karaciğerinde tetrodoksin isimli zehri barındırıyor. Bu nedenle balon balığının tüketmek ya da onun saldırısına uğramak, insanlar ve okyanuslardaki diğer canlılar açısından oldukça büyük bir risk. Balon balıklarının dişleri oldukça sivri ve keskin olduğu için, nadiren de olsa insanlara ya da balıkçı teknelerine zarar verebiliyorlar. Ülkemizde de görülen ilk balon balığı saldırısı 2019 yılında Mersin’de gerçekleşmiş. Bir balon balığı, deniz kenarında oynayan sekiz yaşındaki bir çocuğa saldırarak bir parmağını koparmış.
İşin ilginç tarafı, balon balığı Japon mutfağı içerisinde çok yüksek fiyatlara alıcı buluyor. Aslında bunun sebebi balığın lezzetinden ziyade, taşıdığı riskten dolayı kişilerde yarattığı adrenalin hissi. Balon balığının vücudundaki zehir, bu işte uzman ve tecrübeli olan şefler tarafından servis edilmediği takdirde onu tüketen kişiyi öldürebiliyor. Bu sebeple Japonya’da yalnızca lisanslı ve en az üç yıl tecrübeli şefler bu yemeği servis edebiliyor. Ülkemizde ise böyle bir tüketim kültürü söz konusu olmadığı için, balon balıklarının bilinçsizce avlanması ve tüketilmesi çok tehlikeli. Uzmanlar, balon balıklarıyla karşılaşan kişileri onlara asla dokunmamaları konusunda uyarıyor.
8. Koni Salyangozu
Yumuşakçalar grubuna giren karından ayaklılar sınıfının içine sayısı beş yüzü aşkın canlı türü dahil. Bu türlerin içinde bilinen en zehirli olanı ise koni salyangozu. Mermer yüzeyli salyangoz adıyla da bilinen...
Mermer yüzeyli salyangoz olarak da bilinen koni salyangozu, karından ayaklılar sınıfının içindeki yaklaşık 500 türün içinde en zehirli olanı. Genellikle balıklarla ya da solucanlarla beslenen bu tür, Endonezya, Asya ve Avustralya gibi tropik bölgelerde ve sıcak sularda görülüyor. Koni salyangozu aslında çok yavaş hareket eden bir canlı. Kendisinden daha hızlı olan avlarını yakalayabilmek için ise çok ilginç bir metot geliştirmiş: Avını da kendi yavaşlığına çekebilmek için, suya insülin hormonu salgılıyor. İnsülin sebebiyle sersemleyen ve hipoglisemik şoka giren avının yanına yaklaştıktan sonra da zıpkın uçlu iğnesini fırlatarak ona zehrini enjekte ediyor. Söz konusu zehir, avın sinir sistemini tümden felce uğratıyor.
Koni salyangozu normal şartlarda insanlara saldıran bir tür değil. Keza 1670 yılından beri saldırıya uğrayıp ölen vaka sayısı kayıtlarda 36 kişi olarak görünüyor. Ancak bir şekilde zıpkın uçlu iğnenin insanlara saplanması durumunda, acilen tıbbi yardım alınması şart. Çünkü aksi takdirde ölüm riski %65’e kadar ulaşabiliyor. Zıpkın uçlu iğne dalgıçların özel kıyafetlerini bile delebilecek ölçüde keskin olduğu için, özellikle koni salyangozunun yaşadığı sularda dalış yapanların ekstra dikkatli olması gerekiyor.
9. Kutu Denizanası
Olur da Avustralya açıklarında yüzerken yakınınızda uzun gövdeli ve baş kısmı köşeli gibi görünen bir forma sahip bir denizanası görürseniz; oradan mümkün olduğunca hızlı şekilde yüzerek kaçmanızı tavsiye ederiz. Çünkü...
Bilinen en zehirli deniz canlılarından biri olan kutu denizanası, yalnızca Kuzey Avustralya açıklarında 70’i aşkın insanın ölümüne sebebiyet vermiş durumda. Elbette bu türün de gerçek avı insanlar değil. Ancak onların yakınında yüzen ve genellikle onları fark etmeyen insanlar için durum son derece tehlikeli bir hale gelebiliyor. Yarı saydam bir görünüme sahip olan kutu denizanaları, isimlerini köşeli gibi görünen baş kısımlarına borçlu. Dokungaçlarında son derece güçlü bir zehir taşıyor ve avlarıyla temas etmeleri halinde bu zehri çok kısa bir sürede aktarıyorlar. Söz konusu zehir, avın vücudunda sinir ve solunum sistemlerinin felce uğramasına sebebiyet veriyor. Ayrıca, çok şiddetli ağrılara da yol açabiliyor. Hatta bu sebeple Avustralya’da görüldükleri tropikal suların çevresindeki plajlarda, halkı kasım ve mayıs ayları arasında suya girmemeleri konusunda uyaran büyük tabelalar bulunuyor.
10. Kara Mamba
Afrika’da bulunan en büyük ve zehirli yılan türü olan kara mamba, haliyle başta insan olmak üzere hiçbir canlı türünün karşılaşmak istemeyeceği bir hayvan. Kara mamba yılanlarının bir diğer önemli özelliği...
Çok hızlı, tehlikeli ve oldukça zehirli bir hayvan olan kara mamba, aynı zamanda Afrika’daki en büyük ve zehirli yılan türü. Öncelikle “kara mamba” ismini siyah renkli olmasından almadığını vurgulayalım. Genellikle haki yeşili, gri ya da zeytin yeşili olan bu tür, kara mamba ismini ağzının ve dilinin simsiyah olmasına borçlu. Kara mamba yılanı aslında oldukça utangaç bir tür. Eğer avlanmaya çıkmadıysa ya da kendini tehdit altında hissetmiyorsa, insanlarla karşılaştığında gizlenmeyi ya da o ortamdan ayrılmayı tercih ediyor. Ancak tehdit altında hissederse durum çok tehlikeli bir hal alıyor.
Boyları genellikle 2,5 metre uzunluğunda olan kara mamba yılanlarının tehlikede olduklarını düşündüklerinde verdikleri ilk tepki kaçmak değil, saldırmak. İlk etapta başlarını yerden yaklaşık bir metre yükseğe kaldırarak boyunlarını şişiriyor ve daha sonra da saldırıyorlar. Erişkin bir kara mamba hem avını saniyede yaklaşık on kez ısırabiliyor hem de vücudunda yaklaşık 100 insanı öldürebilecek kadar güçlü bir zehir barındırıyor. Söz konusu zehir kara mambanın avının sinir sistemini felce uğratarak solunumunu durduruyor. Bu da -acilen tıbbi müdahale alınmadığı takdirde- ölüm riskinin %100’e ulaşması anlamına geliyor.
11. Kral Kobra
Dünyanın en uzun zehirli yılanı olma unvanına sahip olan kral kobra yılanının boyu genellikle 3,5-4,5 metre arasında değişiyor. Ancak boyu neredeyse 6 metreye ulaşan kral kobra yılanlarına da daha önce...
Genellikle 3,5-4,5 metre arasında değişen boyu sayesinde dünyanın en uzun zehirli yılanı olarak nitelendirilen kral kobra, bir insanın karşılaşabileceği en tehlikeli ve ölümcül hayvanlardan biri. Aslında kral kobra kendi türüyle, yani yılanlarla besleniyor. Ancak elbette bu durum bir tehdit olarak gördüğü herhangi bir canlıya saldırmasına engel değil. Yetişkin bir kral kobra, saniyeler içinde avını 3-4 kez ısırabiliyor. Tek bir ısırıkta ise avına yaklaşık 7 ml zehir enjekte ediyor ve bu miktar bile bir insanı dakikalar içinde öldürebilecek kadar güçlü. Avını dili aracılığıyla havayı koklayarak bulan kral kobra, saldırı pozisyonuna geçerken başını yerden bir metreyi aşkın ölçüde yükseğe kaldırarak tıslamaya başlıyor. Tıpkı kara mamba gibi, kral kobra da tehlike altında olduğunu hissettiği anda doğrudan saldırmayı tercih ediyor. Ayrıca, bu türün yüzmede de epey başarılı olduğunu vurgulayalım. Bu yeteneğini genellikle su yılanlarını avlamak için kullanıyor.
12. Taipan Yılanı
Taipan (Taypan) yılanı, vücudunda taşıdığı zehrin gücü açısından dünyanın en zehirli yılanı unvanına sahip olan bir kara yılanı türü. Bu tür Avustralya’nın çöllerinde ya da sahil bölgelerinde görülüyor. Aslına bakarsanız...
Zehrinin gücü bakımından dünyanın en zehirli yılanı unvanını taşıyan Taipan yılanı, genellikle Avustralya’nın çöllerinde ya da sahil bölgelerinde yaşayan bir tür. Çöllerde yaşayan Taipan yılanları insanlarla nadiren karşılaştığı için, asıl tehlikenin sahil bölgelerinde yaşayan yılanlar olduğu düşünülüyor. Taipan yılanlarının tek özelliği, zehirlerinin çok güçlü olması değil. Ayrıca, onların zehrinin içinde, zehrin avın vücudundaki emilim oranını artıran farklı bir enzim de bulunuyor. Taipan yılanının zehrine karşı 1956 yılında bir panzehir üretilmiş. Ancak saldırıya uğrayan bir insan bu panzehire çok hızlı bir şekilde ulaşarak tıbbi yardım görmediği takdirde, ölüm riski yine %100’e kadar ulaşabiliyor.
Bonus: 13. Anadolu Sarı Akrebi
Ülkemizde yaşayan en zehirli akrep türü olduğu bilinen Anadolu sarı akrebi, halk arasındaki ismiyle sarı akrep, genellikle Şanlıurfa, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kilis, Mardin ve Hatay gibi Güneydoğu Anadolu Bölgesi şehirlerinde görülüyor....
Bu listede sözünü ettiğimiz hayvanların birçoğu ülkemizde yaşamadığı için, en azından bizim normal şartlarda karşılaşabileceğimiz tehlikeler arasında yer almıyor. Ancak listeyi bitirirken ülkemizde de görülen ve karşılaştığınız takdirde çok dikkatli olmanız gereken bir türden bahsedelim: Anadolu sarı akrebi ya da halk arasındaki ismiyle sarı akrep. Ülkemizde yaşayan en zehirli akrep türü olduğu bilinen Anadolu sarı akrebi, genellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki şehirlerde görülüyor. Bu türün bilimsel ismi “Leiurus abdullahbayrami.” Aslında ülkemizde ilk görüldüğünde Leiurus quinquestriatus türüne dahil edilmiş. Ancak 2009 yılında yapılan araştırmalar bu türün Leiurus quinquestriatus’tan çok daha farklı özelliklere sahip olduğunu gösterdiği için, yeni bir tür ismi seçilmiş ve türe ülkemizin en başarılı araknologlarından biri olan Prof. Dr. Abdullah Bayram’ın adı verilmiş.
Genellikle sinek, çıyan ve hamam böceği gibi türlerle beslenen Anadolu sarı akrebi, başka akrepleri de yiyebiliyor. İnsanlara saldırmaları içinse kendilerini tehlike altında hissetmeleri gerek. Ancak bazı kentlerin yerleşim bölgelerinde de yaşadıkları için, onların varlığını fark etmeden onlara temas eden ya da üstlerine basan insanlar için ciddi bir tehlike haline gelebiliyorlar. Örneğin, evinde Anadolu sarı akrebi olan ve yer yatağında yatan bir kişi, uykusunda bir taraftan ötekine dönerken akrebin kendisini risk altında görmesine sebep olabiliyor. Ülkemizde görülen tüm sarı renkli akreplerin Anadolu sarı akrebi türünden olması şart değil. Ancak sarı akreplerin neredeyse tamamı zehirli olduğu için, görüldükleri takdirde onlardan hızla uzaklaşmakta yarar var.
Sıra | İçerik | Kullanıcı Puanı |
---|---|---|
1 | Mavi Halkalı Ahtapot | - |
2 | Brezilya Gezgin Örümceği (Muz Örümceği) | - |
3 | Afrika Katil Arısı | - |
4 | Zehirli Ok Kurbağası | - |
5 | Taş Balığı | - |
6 | Gila Canavarı | - |
7 | Balon Balığı | - |
8 | Koni Salyangozu | - |
9 | Kutu Denizanası | - |
10 | Kara Mamba | - |
Paylaştığınız bilgiler için çok teşekkürler :) Listeleme yaptığım için öyle görünmüş, ancak içerikte zehirlilik oranına göre bir sıralama yapmamıştım aslında. O yüzden ekleme yapmanız harika olmuş :)
Aman diyeyim Özkan Bey, olur da Avustralya kıyılarında dalış yaparsanız, renkli olsun olmasın bütün canlılardan uzak durun :) Ben o kıyılara hiç güvenmiyorum bu anlamda :))
Kesinlikle aklımda tutacağım :)