Yumuşakçalar grubuna giren karından ayaklılar sınıfının içine sayısı beş yüzü aşkın canlı türü dahil. Bu türlerin içinde bilinen en zehirli olanı ise koni salyangozu. Mermer yüzeyli salyangoz adıyla da bilinen bu tür, genellikle tropik bölgelerde; özellikle Endonezya, Asya ve Avustralya dolaylarında görülüyor. Koni salyangozunun en ilginç özelliklerinden biri, hareket kabiliyeti çok yavaş olmasına rağmen kendisinden çok daha hızlı hareket eden birçok balığı yakalayabilmesi. Üstelik bunu yapabilmek için oldukça farklı bir yöntem izliyor. Aslında koni salyangozunun en tehlikeli ve öldürücü avlanma metodu, vücudundaki zıpkın uçlu iğnesi. Ancak bu iğneyi kullanıp avının vücuduna çok güçlü bir zehir enjekte etmeden önce, onu kendisine çekmek için suya insülin hormonu salgılıyor.
İnsülin hormonunun salgılanması, koni salyangozunun gözüne kestirdiği avın sersemlemesini sağlıyor. Avın insülin miktarı hızla yükselmeye başlayınca, onu hipoglisemik şoka sokuyor. Böylece avın hareketleri giderek yavaşlıyor ve uyuşmaya başlıyor. Bu sayede de koni salyangozu ona yaklaşarak zehrini enjekte edebiliyor. İnsülin hormonunu saldırı metodu olarak kullanabilmesi, koni salyangozunun evrimleşme sürecinde çok önemli bir özellik. Çünkü salgıladığı insülini de vücudundaki zehirin genlerine bağlı olarak üretebiliyor.
Etçil bir canlı olan koni salyangozu genellikle balıklarla ve solucanlarla beslenen bir tür. Ancak zıpkın uçlu iğnesi, dalgıçların giydiği özel kıyafetleri bile delebilecek ölçüde keskin. Normal şartlarda insanlara saldırmıyor olsa da, bir şekilde bu iğnenin insana saplanması halinde kişilerin acilen tıbbi yardım alması gerekiyor. Aksi takdirde kişinin ölüm riski %65’e kadar ulaşabiliyor. Ancak 1670 yılından beri koni salyangozu saldırısına uğrayarak ölen kişilerin sayısı yalnızca 36.