12 Temmuz 1961 tarihinde, bekar bir anne bir hastanede doğum yaptı. Bu doğumda dördüz bebekleri oldu, ancak hem dördüzlerden biri hem de anne doğum sırasında yaşamını yitirdi. Geride kalan üç sağlıklı kardeş, New York'taki Louise Wise Evlatlık Edinme Merkezi’ne gönderildi. Burada da vakit kaybedilmeden üç farklı aileye evlatlık verildiler. Bu süreci bizzat takip eden, hatta yöneten biri vardı: Dr. Peter Neubauer. Bu psikiyatrist, birbirlerinden başka kimseleri olmadan dünyaya gelen bu üç bebeğin hayatını karartacak bir deney yapmaya karar vermişti.
Üçüzlerin evlatlık verildiği ailelerin her biri; ekonomik durumları, kültürel değerleri ve çocuk yetiştirme tarzları açısından bir diğerinden farklıydı. Üstelik, aileler de birbirlerinden ayrılmış üçüzlerden birini evlat edindiklerinden habersizdi. Neubauer, her yıl üçüzlerin evlerine araştırmacı grupları gönderdi. Aileler, çocukların gelişimini ve davranışlarını gözlemek için geldiklerini söyleyen bu araştırmacılardan şüphelendi. Ancak Evlat Edinme Merkezi’ni aradıklarında bu işlemin sıradan bir rutin olduğu cevabını aldılar. Böylece daha fazla üstelemediler.
Diğer kardeşlerinin varlığından tamamen habersiz olarak büyüyen üçüzlerin isimleri sırasıyla Eddy, Robert ve David’di. 1980 yılında çok garip bir şey oldu: Bu tarihte New York SUNY Sullivan Meslek Yüksek Okulu’na başlayan Robert, diğer öğrenciler tarafından sürekli başka biriyle karıştırılıyordu. Tanımadığı insanlar ona Eddy diye sesleniyor, onun Eddy olduğunu sananlar her gördükleri yerde selam veriyorlardı. Robert, sürekli benzetildiği bu meçhul Eddy’le tanışmak istedi ve ortak arkadaşlarını devreye soktu. Böylelikle üçüzlerin ikisi ilk kez karşı karşıya geldi ve büyük bir şok yaşadılar. Konuştukça ikisinin de aynı gün doğduğu ve aynı merkezden evlatlık verildikleri ortaya çıktı. Birbirlerini yıllar sonra bulan tek yumurta ikizlerinin haberi, günlerce basının da gündemine oturdu. Yerel bir gazetede fotoğraflı haberlerinin yayınlanması, üçüncü kardeş olan David’in de onları bulmasını sağladı.
Üçüzler artık birlikteydi. Bir yandan birbirlerini tanımaya çalışıyor, bir yandan da onları kimin senelerce ayırdığını araştırıyorlardı. Böylece gerçek ortaya çıktı: Dr. Peter Neubauer, ikizlerin ya da üçüzlerin birbirlerinden tamamen farklı koşullarda büyüdüğünde nasıl davranışlar sergileyeceğini anlamak için böyle korkunç bir deneye başvurmuştu. Üstelik denekler yalnızca bizim üçüzlerden ibaret değildi. Neubauer’in deneyi uğruna onlarca ikiz ya da üçüz birbirinden habersiz bir hayat geçirmişti.
1980 yılında resmi olarak tamamlanan bu korkunç deneyden elde edilen veriler, Neubauer’in verilerin tümünü 2065 yılına dek gizli tutma kararı nedeniyle hâlen bilinmiyor. Keza kendisi de 2008 yılında, 98 yaşındayken öldü. Araştırma verileri şu an Yale Üniversitesi tarafından gizli tutuluyor ve 2065’e kadar da durum böyle kalacak. Üçüzlere ne olduğuna gelince… Bir araya geldiklerinde ismini de “Üçüzler” koydukları bir restoran açan kardeşler, zamanla psikolojik problemler ve sürtüşmeler yaşamaya başladı. Robert bir süre sonra restoranın ortaklığından ayrılarak kariyerini hukuk üzerine sürdürmeye karar verdi. David uzun süredir New York’ta sigortacı olarak çalışıyor. Eddy ise yaşadıklarını ne yazık ki kaldıramadı. 1995 yılında, henüz 33 yaşındayken intihar ederek yaşamını sonlandırdı. Neubauer’in deneyinin kurbanı olan kişilerin en az üçünün intihar ettiği biliniyor.