22 Aralık 2000'de, biri makineli tüfek tutan üç adam İsveç Ulusal Müzesi’ne (Nationalmuseum) girdi. Güvenliği kaldırdılar ve çalmayı planladıkları sanat eseri için içeri girdiler. Aslında uyguladıkları çok basit bir plan gibi görünüyordu. Tek yaptıkları içeri girmek, güvenlikleri ortadan kaldırmak, istedikleri eserleri almak ve gitmekti. Fakat olay bundan çok daha karmaşıktı ve bu tarihin en ayrıntılı soygunlarından bir tanesiydi. Soygunla aynı zamanda, soyguncuların polis kaynaklarını başka bir hedefe yönlendirmek için yerleştirdikleri bombalar nedeniyle kasaba genelinde iki araba patladı. Ayrıca müdahale ekiplerinin lastiklerini parçalamak gibi bir sürü detay daha düşünülmüştü. Çete, müze güvenliğini korkutmak için en etkili silahların makineli tüfekler olduğunu bilerek içeri makineli tüfeklerle girdi.
Almayı planladıkları tabloları müzeden çabucak çaldıktan sonra, kaçış araçları olarak yakınlarda bekleyen bir motorlu tekneye atlayıp hemen uzaklaştılar. Soygun sırasında çalınan tablolar, Rembrandt'ın bir otoportresinin yanı sıra Renoir'in iki tablosu ve Gardner’ın iki eseriydi. Tüm bu çalınan eserlerin fiyatı otuz ile otuz altı milyon dolar arasındaydı. Fakat bu tablolar yeniden satılması mümkün olmayan eserlerdi ve karaborsa da yoğun bir gözetim altındaydı. Resimler kaybolduktan kısa bir süre sonra, müzeye 3 milyon dolarlık bir fidye notu bırakıldı. Bir ay içinde, olaya karışanların hepsinin yakalandığı medyaya yansıdı. Çıkan haberlere göre soyguna karışan 10 kişi de tutuklandı. Aracılık yapan ve fidye talep eden iki avukat da tabloları çalanlarla birlikte tutuklandı. Tutuklanan diğer tüm suçlular, gasp girişimi ve ağırlaştırılmış soygunla suçlandı.