Bazı kadınlar doğum yaptıktan sonra, fetüsü rahim duvarına bağlayan organ olan plasentasını korumayı ve onu yemeyi tercih ediyor. Bu plasenta smoothielerde çiğ olarak, lazanyada pişirilmiş şekilde veya dondurularak kurutulmuş ve sindirilebilir kapsüllere yerleştirerek yeniyor. Kulağa her ne kadar korkunç gelse de bu son yıllarda tüm dünyada oldukça yaygın hâle gelmiş bir gelenek. Bu geleneğin savunucuları, plasenta tüketiminin doğum sonrası depresyonla mücadele etmeye fayda sağladığını, süt oluşumunu artırdığını ve demir seviyelerini eski haline getirdiğini söylüyor. Fakat tüm bu faydalar şu anda bilimsel kanıtlarla desteklenmiyor. Binlerce yıl öncesine, hatta anaerkil toplumların hüküm sürdüğü zamanlara ait olduğu düşünülen bu gelenek aslında sizi şaşırtacak kadar yeni bir uygulama.
Geleneksel Çin tıbbı, doğum sonrası annelerde olmasa da, böbrek ve karaciğer rahatsızlıklarını veya düşük enerjiyi tedavi etmek için yüzyıllardır insan plasentasını kullanıyor. Bilim insanları, 1902 yılına kadar tıp dergilerinde plasentaların doğum sonrası kullanımının teorik tartışmalarını yapıp durdular. Ancak aslında doğumdan sonra plasenta yemenin yalnızca Amerika Birleşik Devleri’nde 1960'ların sonlarında veya 1970'lerin başında, ebe destekli evde doğumların yeniden canlanmasıyla başladığı görülüyor. Uygulamanın kökenini arayan Nevada-Las Vegas Üniversitesi araştırma ekibi, 179 toplum üzerinde antropolojik bir araştırma yaptı fakat hiçbiri kendi plasentalarını tüketen anneler ile ilgili gerçek kanıtlara dayanan bir hikaye bulamadı. Uzun lafın kısası gerçekten plasenta tüketimi faydalı mı yoksa milyonlarca insan bir delinin kuyuya attığı taşı mı takip ediyor daha belli değil. Fakat bu geleneğin ünlüler dünyasında ve hatta sosyal medyada bile giderek daha da popülerleştiği aşikar.