Bugünlerde çokça dile getirilen ifadelerden biri olan “dolarizasyon” bir ülkenin kendi para birimine ek olarak ya da o ülkenin yasa para biriminin yerine yabancı bir para biriminin kullanılmasını ifade eden bir ekonomi terimidir. Söz konusu ülkenin kendi yasal para birimi, hiperenflasyon veya istikrarsızlık sebebiyle değer kaybı yaşadığında, vatandaşların kendilerini koruyabilmek adına ülkenin yasal para birimine ek olarak yabancı para birimlerini de değişim aracı olarak görmesi/tanıması durumudur. Dolarizasyonun faydaları olduğu kadar belli bir maliyeti de vardır ve dolarizasyon, para ikamesi olarak da bilinir. Dolarizasyonun esas sebebi doların (ya da diğer yabancı paraların) istikrarlı yapısından faydalanma isteğidir. Örneğin enflasyonun yüksek seyrettiği bir ülkenin vatandaşları, enflasyon kendi satın alma güçlerini azaltabileceği için günlük işlemlerini gerçekleştirirken ABD Doları’nı kullanmayı seçebilir.
Dolarizasyon genellikle ekonomik konjonktürü istikrarsız ve para politikası zayıf olan gelişen ülkelerde görülür. Merkez Bankası’nın 2007 yılında yayınlanan bülteninde dolarizasyon tam ve kısmı olarak ayrı ayrı tanımlanmıştır. Buna göre tam dolarizasyon yaşanması durumunda çıkarılan bir yasa ile yabancı para birimi, o ülkenin yasal ödeme aracı olarak kabul görür. Kısmı dolarizasyonda ise ülkedeki yerleşikler (vatandaşlar) kendi yasal para birimi yerine yabancı para ( örn. dolar) cinsinden finansal varlıkları seçmeye başlar.
Dolarizasyonun Sonuçları Nedir?
IMF’ye göre dolarizasyon finansal sistemdeki kırılganlığı artırabilir ve likidite riski yaratabilir. Söz konusu ülkenin ekonomik şoklara karşı durabilme gücünü azaltabilir ve döviz kurunun fiyatlara geçiş etkisini artırabilir. Gelirini ulusal para birimiyle alan yerleşikler döviz cinsi borçları yüzünden borcunu ödemede zorluklar yaşayabilir.