Hatha Yoga’nın modern gelişme gösteren alt türlerinden biri olarak değerlendirilen Ashtanga Yoga, Sri K. Pattabhi Jois tarafından 1960’lı yıllarda yaygınlaştırılmış. Ashtanga sözcüğü, Patanjali'nin kaleme aldığı yoga sutralarında geçen sekiz basamaklı sistemi ifade ediyor. Ashtanga Yoga ise bu sistemdeki üçüncü basamak olan “asana” üzerinden ilerliyor. Sanskritçede asana sözcüğü, duruş ve oturuş anlamlarına geliyor.
Ashtanga Yoga’da altı farklı seri mevcut. İlk seri sinir sistemi üzerinde çalışmayı, ikincisi güçlendirme üzerine çalışmayı, diğerleri de ileri seviye çalışmaları kapsıyor. Serilerin tümü güneşi selamlamayla başlayıp altı temel duruşla ilerliyor. Ardından bitiş sekansları eşliğinde sonlanıyor. Ashtanga Yoga’nın en önemli temellerinden biri, nefesle hareketin senkronizasyonunu sağlamaktan geçiyor. Her hareket için tek nefes sayılıyor. Bu nedenle yeni başlayanlar için uygun olduğunu söylemek pek mümkün değil. Akışlar, geleneksel Hatha Yoga’ya kıyasla daha hızlı ilerliyor ve daha fazla bedensel güç ile kondisyon gerektiren hareketler içeriyor.
Ashtanga Yoga’yı diğer birçok türden ayıran bir diğer özellik de yüksek oranda disiplin gerektirmesi. Bu türde yoga akışlarının özgürce şekillendirildiğini söylemek mümkün değil. Aksine, tüm akışlar daha önce planlandığı şekilde ve her zaman aynı sırayla gerçekleştiriliyor. Seriler arasında geçiş yapılabilmesi için, bir önceki serinin defalarca kez tekrarlanması ve kusursuz bir şekilde öğrenilmiş olması gerekiyor.
Ashtanga Yoga hem fiziksel hem de zihinsel anlamda çok fazla yarar sağlayan bir tür. Hızlı tempolu egzersizler içerdiği için dayanıklılığı ve kasları güçlendiriyor. Dinamik akışlar egzersiz ve nefes senkronizasyonu sağlamayı gerektirdiği için, odaklanma becerinizi eğitmeniz de kolaylaşıyor. Sabit egzersiz serileri de konsantrasyonu geliştirmek açısından çok önemli bir yer tutuyor.