Dünyanın en çok izlenen ve takip edilen spor dallarının başını çeken futbol, içinden çok orijinal hikayeler çıkarıyor. Biz de tam böyle bir hikaye ile karşınızdayız. Futbol tutkusunu en iyi şekilde yansıtan, bizleri sporun rekabetçi tarafına çeken derbi maçlarını, futbolu biraz olsun takip eden herkes duymuştur diye tahmin ediyoruz. “Derbi” kavramı aslında aynı şehrin iki takımı arasında oynanan maçlara verilen isimden ortaya çıkmış. Daha sonra farklı şehirlerde olsalar da ezeli bir rekabet içine giren takımların maçları da derbi olarak kabul edilmeye başlanmış. Futbolun içindeki bu olgu, geçmişten günümüze fazla değişime uğramadan yoluna devam ediyor. Derbi maçlar, karşılaşacak takımların form durumu, maddi durumları ne olursa olsun her zaman heyecan yaratıyor. Bu maçlar özellikle taraftarın cephesinde büyük ilgi görüyor.
Futbolun içinde, dünyanın farklı noktalarında pek çok derbi maç var. Tabii ki rekabet ortamından dolayı, bu mücadeleler diğer maçlardan ayrılıyor. Bir de bu derbi maçlar kendi aralarında ayrılıyorlar. Tahmin edersiniz ki daha köklü, daha büyük kulüplerin arasındaki rekabet çok daha başka oluyor. Bunlardan bir tanesi de Britanya Adası’nın kuzeyine bizleri götürüyor. İskoçya futbolunu dünyaya duyuran bir derbi var ki hem aradaki rekabet hem de iki takımının dini, politik çatışmaları dünyanın gündeminden düşmüyor. Futbol tarihinin en büyük derbileri arasında gösterilen Celtic- Glasgow Rangers rekabetini ve bu rekabetin arkasında yatan tarihi sizlere anlatmaya çalışacağız.
Bir yanda 1860’lı yıllardan sonra İskoçya topraklarına yerleşen Katolik İrlandalıların kurmuş olduğu Celtic, bir yanda ise daha merkeziyetçi İskoçya’nın içinden doğan Protestan halkın kurmuş olduğu Glasgow Rangers var. İskoçya’nın başkenti Glasgow’da yüz yılı aşkın süre önce başlayan bu ezeli rekabet, halen aynı şekilde devam ediyor. İskoçya’da bu iki takım arasındaki rekabet, bir derbiden ise kesinlikle daha fazlası. Celtic - Rangers çekişmesi bizdeki derbilere hiç benzemiyor. Türkiye’nin en meşhur derbileri olan Beşiktaş – Fenerbahçe ve Galatarasay arasındaki rekabet, bir nevi renk ayrımı. İstanbul’un farklı bölgelerinde kurulan büyük kulüpleri tutan insanlar bunu bir rekabete çevirmiş durumdalar. Bir çekirdek ailede üç farklı takımı tutanların olduğu örnekleri bile görüyoruz. Oysaki “Old Firm” derbisi olarak adlandırılan rekabette, dini ve etnik unsurlar ön planda.
Futbolda mezheplerin çatışması olarak da tanımlanan Old Firm derbisi 1888 yılından itibaren devam ediyor. İki takım arasında oynanan ilk maçı 5 – 2’lik skorla Katolik İrlandalıların takımı Celtic kazanmış olsa da genel toplamda Glasgoe Rangers daha fazla galibiyet sayısıyla önde gidiyor.
Şehrin batı yakası Glasgow Rangers’a ait. Rangers 1872 yılında bu bölgede kuruldu. Celtic ise ezeli rakibinden tam 16 yıl sonra 1888’de şehrin doğu yakasında kuruldu. Celtic’in kuruluş amaçlarından biri de Glasgow’da yaşayan göçmen İrlandalılara yardımcı olmaktı. İki takım arasında ilk maç Celtic’in kurulduğu yıl oynandı. Bu maçla birlikte başlayan çekişme, iki takımın öncülük ettiği İskoçya Ligi’nin 1890 yılında kurulmasıyla devam etti. İskoçya’nın en büyük şehrini ve başkentini ikiye ayıran bu rekabet, İskoçya Ligi’ni domine eden bir güce dönüştü. Celtic ve Rangers’ın toplamda 100’ün üzerinde şampiyonluğu bulunuyor.
İki takım arasında oynanan mücadelelere Old Firm derbisi denmesinin sebebi ise kesin olarak bilinmiyor; ancak bu konu ile ilgili en güçlü iddia bir spikerin takımları tanıtırken “like two old, firm friends” demesi. İngilizcede “iki eski, sıkı dost” anlamına gelen bu kelimeler, Celtic – Rangers rekabetine böyle bir isim verilmesini sağlamış diyebiliriz.
Celtic – Glasgow Rangers arasındaki çekişme, zaten baştan beri mezhep ayrılıkları nedeniyle gergin ilerliyordu. Bir de bu gerginliğe Rangers’in 1912 – 1923 yılları arasında başkanlığını yapan John Primrose’nin “Yalnızca Protestanlar Rangers forması giyebilir.” şeklindeki eklenince, işler içinden çıkılamaz bir vaziyet aldı. O tarihten sonra Katolik futbolcuların Rangers’da Protestan futbolcuların ise Celtic’te forma giymesi neredeyse imkansız hale geldi. İki takım arasındaki dini rekabet bir süre sonra siyasi rekabetle de süslendi. İngilizlerin egemenliğinden rahatsız oldukları bilinen İrlandalılar, Celtic tribünlerini İrlanda bayraklarıyla süslerken, buna karşı gelmek isteyen Rangers tribünleri ise Büyük Britanya bayrakları ile bu şovlara karşılık verdi. Hal böyle olunca mezhepsel çatışmaların yanına Britanya Adası’nın politik kavgaları da eklendi.
Bu çekişmede çoğunlukla katı olan taraf Glasgow Rangers cephesi oldu. Celtic ise daha yumuşak davranan taraf konumunu aldı. Celtic’i 1965 – 1978 yılları arasında çalıştıran ve 9’u üst üste 10 şampiyonluk kazanan Jock Stein ile bir dönem Celtic forması giyen Liverpool efsanesi Kenny Daglish Protestan olmalarına rağmen Glasgow’un doğu yakasının başarısı için mücadele ettiler. 134 yıllık rekabette toplam 2o futbolcu iki takımın da formasını giyerek yıkılmaz duvarları biraz olsun zedelemeyi başardılar. Fakat bu futbolcular arasında en şanssız olanı Celtic’ten Rangers’a transfer olan Katolik futbolcu Mo Johnston’du. İlk Old Firm derbisinde Celtic ağlarını havalandıran Johnston, bu başarısına rağmen Rangers taraftarları tarafından kabul görmedi. Hatta Rangers tribünleri maç sonrasında “ırkçı” sloganlar ile Johnston’u protesto ettiler ve kombinelerini yaktılar.
Bu olayların dışında tribünler ve futbolcular ve iki tribün arasındaki gerginlikler de son yıllara kadar sürdü. Günümüzde Old Firm derbisi özelindeki gerginliklerin biraz azaldığı görünüyor olsa da yine de kültürel rekabet sıkı sıkıya devam ediyor. Glasgow Rangers’in maddi sıkıntılar nedeniyle iflas etmesi ve 2012 yılında alt liglere düşmesinin de bu gerginliklerin bir nebze olsun azalmasında etkili olduğu düşünülüyor.
Ezeli rekabette oynanan 400’den fazla maçta galibiyet sayılarında önde olan Rangers, şampiyonluk sayılarında da halen önde. Glasgow Rangers’in 55 şampiyonluğuna karşı Celtic’in 51 şampiyonluğu bulunuyor. Hem rakamlara hem de aradaki rekabet unsurlarına baktığımızda bu çekişme çok daha uzun yıllar devam edecek gibi görünüyor.