Dünyanın en çok öğrenilen ve konuşulan dillerinden bir tanesi olan İngilizce, Hint-Avrupa dil ailesinin Batı Germen dili, Frizce, Almanca ve Hollandaca (Belçika'da Flemekçe olarak adlandırılır) dilleriyle yakından ilişkili bir yapıya sahip. Tahmin edildiği üzere bu dil aslında İngiltere kökenli fakat dünyanın pek çok diğer ülkesinin de ana dili hâline gelmiş durumda. Birleşik Krallığın yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avusturalya, İrlanda ve Yeni Zelanda gibi pek çok ülkede daha konuşuluyor. Aynı zamanda Hindistan, Filipinler, Singapur ve Güney Afrika da dahil olmak üzere Sahra altı Afrika'daki birçok ülkenin resmi dili. İngilizce, dünyanın diğer birçok ülkesinde ilk yabancı dil tercihi olduğundan dolayı bu ona küresel bir lingua franca statüsünü veriyor.
İngilizce’nin tarihi oldukça geçmişe dayanıyor. Yapılan araştırmalara göre, Proto-Hint-Avrupa olarak adlandırılan ana dil, yaklaşık 5.000 yıl önce güneydoğu Avrupa ovalarında dolaştıklarına inanılan göçebeler tarafından konuşuluyormuş. Geleneksel olarak Londra ve güneydoğu İngiltere'de kullanılan standart konuşma olarak tanımlanan British English, standart İngilizce’nin birçok biçiminden (veya aksanından) bir tanesi. Ayrıca bu aksan hem kamu hizmeti hem de BBC gibi kurumlarda prestij aksanı olarak kabul ediliyor ve bu nedenle İngiltere'de zenginlik ve ayrıcalıkla dolu kesimini yansıtıyor. İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasındaki temel farklar, belirli bireysel sesli harflerin telaffuzundan kaynaklanıyor. Tabii iki bölge arasında aynı şeyi anlatmak için farklı kelimeler de kullanılıyor. Fakat yine de bir İngiliz ve Amerikalı birbirini net bir şekilde anlayabiliyor ve iletişim kurabiliyor.
İki insanın düzgün bir iletişim kurabilmesi için ortak ilgi alanlarına sahip olması, benzer bir kültürden gelmesi gibi kriterler her ne...