Türk mizah dergileri içinde efsane olmuş, hakkında araştırmalar, tezler ve kitaplar yazılmış kült bir dergi olan Gırgır, 1970 yılların başında Gün Gazetesi’nin iç sayfasında yayınlanan bir bölüm olarak tanınmaya başlamıştır. Oğuz Aral tarafından hazırlanan bu bölüm çok ilgi görmeye başlayınca, önce yarım sayfa, sonra tam sayfa, en son da gazete içinde arkalı önlü yaprak halinde ilave olarak verilmeye başlanır. Sonuçta bu başarılı süreç 13 Ağustos 1972 tarihinde, gazete tarafından ücretsiz verilen bir dergi oluncaya kadar devam etmiştir. Rekor bir ilgi ile karşılanan dergi, 1973 yılında bağımsız olarak yayınlanmaya başlamıştır. Usta mizahçı ve karikatürist Oğuz Aral’ın yayın yönetmenliğinde çıkmaya başlayan Gırgır eski kuşak çizerlerden kopup kendi çizer kuşağını yetiştiren bir okul haline dönüşmüştür. İlk çıktığı dönemde, “Geçim derdini, can sıkıntısını, aşk yarasını, karı-koca kavgasını şipşak keser. Her derde devadır, gırgır da gırgır” sloganı ile yayınlanmıştır.
Elitist mizahçıların küçümseyerek baktığı, daha halka yakın argo ve cinsellik esprilerini kullanan dergi okur tarafından çok benimsenmiştir. Siyasi eleştiriler de yapan Gırgır, bir yıl içinde elli bine ulaşan satış rakamı ile zirveye çıkmış, 1970’li yılların sonunda bu rakam neredeyse üç yüz bine, 1980’li yılların başında da rekor kırarak beş yüz bine ulaşmıştır. Bir okul haline gelen Gırgır birçok mizah dergisinin de kaynağını oluşturmuştur. 1978 yılında, Engin Ergönültaş Gırgır’dan ayrılarak Mikrop dergisini, 1985 yılında Tuncay Akgün ve Mehmet Çağçağ ayrılarak Limon dergisini kurmuştur. Asıl büyük kopuş 1989 yılında olmuş, Latif Demirci, Hasan Kaçan, Ergün Gündüz gibi isimler ayrılıp Hıbır dergisini çıkarmışlardır. Daha sonraki dönemde sahibi değişen dergi, Simavi ailesinden Ertuğrul Akbay’a satılınca Oğuz Aral ve arkadaşları Avni adlı dergiyi çıkarmaya başlarlar. Sonuç olarak Türk Mizah tarihinin en çok okunan ve bilinen dergisi olan Gırgır son bulsa da uzun bir dönemin efsanesi olarak akıllarda kalacaktır.