Usta İtalyan yazar Umberto Eco’nun en sevilen ve bilinen eserlerinden biri olan Gülün Adı, aynı zamanda yazarın ilk romanıdır. Umberto Eco, 1980 yılında okurlarla buluşan bu eserinde çok katmanlı bir kurgu tekniği kullanır. Roman, aslında 1327 yılında İtalya’daki bir manastırda işlenen gizemli bir cinayetin soruşturmasını konu alır. Hatta bu açıdan Gülün Adı’nı polisiye türünde bir eser olarak nitelendirmek de mümkündür. Ancak filozof, estetikçi ve Orta Çağ uzmanı olan Umberto Eco, eserinde basit bir cinayet öyküsü anlatmaktan çok daha fazlasını yapar: Bu cinayetin ışığında okurlarını 14. yüzyılın Avrupa’sına götürür, bu dönemdeki Hristiyan dünyasını ilmek ilmek işler. Bu da eseri aynı zamanda bir tarihsel romana dönüştürür.
Hem ruhban sınıfının sahip olduğu orantısız gücü dilediğince kullanabildiği hem de skolastik düşüncenin hakim olduğu bu dönemde; kilise, tarikatlar ve devlet arasında da birçok problem yaşanır. Romanını yazarken tarih üzerine oldukça derin araştırmalar yapan ve elde ettiği bilgileri son derece sürükleyici bir kurgu eşliğinde esere dahil eden Eco, söz konusu çekişmeleri bir cinayet soruşturmasıyla harmanlar. Eserinde Hristiyanlığı her yönüyle tartışmaktan geri durmadığı gibi, bir de bunu olağanüstü yetkin ve etkileyici bir dille yapar. Tüm bu sebeplerden, Gülün Adı, yayınlandığı günden beri dünyada en çok ses getirmiş romanlardan biridir. Ülkemizde Can Yayınları etiketiyle okurlarla buluşan ve 736 sayfadan oluşan eserin çevirisi ise Şadan Karadeniz’e aittir. Ayrıca, Gülün Adı’nın 1986 yılında çekilmiş bir film uyarlaması da vardır.