Bir Kayıp Denizci, Gabriel García Márquez’in 1955 yılından önce bir gazetede yayınladığı ve 1970 yılında basımı yapılan hikayesidir ve gerçek bir olaya dayanır. 1955 yılında Kolombiya Deniz Kuvvetleri’ne bağlı Caldas isimli muhrip Antiller Denizi’nde fırtınaya yakalanmış ve sekiz denizci gemiden düşüp kaybolmuştur. Bunların içinden sadece bir tanesi, Luis Alejandro Velasco adlı denizci yaşama tutunmayı başarabilmiştir. Bir denizcinin başına gelecek en büyük felaketlerden birisini yaşayan Velasco, günler boyunca salda hayatına devam etmeye çalışır. Martı avlayıp yemek ister ama kan ve tüyden tiksindiği için boğazladığı martıyı yiyemez. Yaşamaktan umudunu kesen denizci zaman akıp giderken gözlerini hindistan cevizi ağacı olan bir adaya yaklaşırken açar.
Sığındığı salın kayalıklara doğru sürüklendiğini fark eden Velasco, yüzerek kıyıya ulaşır. Kıyıda karşılaştığı köylü kadın önce kendisinden korkar, sonrasında kadının kocası Velasco’ya yardımcı olur. Velasco’ya kendilerinin Kolombiya’da olduklarını söyler. Köylüler onu bir hastaneye götürüp tedavi ettirirler. Márquez’in gemici ile yaptığı röportaj ve onun hakkında topladığı bilgiler kazanın olduğu yıl gazetelerde yayınlanmıştır. Ünlü yazar bundan tam on beş sene sonra bu olayı bir kitap haline getirip basımını yapmıştır. Gerçekten yaşanan bu vahim olayın vahametinin üzerine bir de usta yazarın edebi gücü eklenince soluksuz okunacak bir roman ortaya çıkmıştır. Gerçekten meydana gelen bu olayı fazla eklemeler yapmadan kurgu bir hikaye gibi anlatabilmek ancak Márquez gibi bir yazarın başarabileceği bir yetkinlik gerektirmektedir.