Yaşar Kemal’in kaleme aldığı ve ilk kez Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilen Binboğalar Efsanesi, yine 1971 yılında Can Yayınları tarafından kitap olarak basıldı ve aynı yıl piyasaya çıktı. Roman, zaman içinde büyük bir üne kavuşunca farklı yayınevleri tarafından da piyasaya sürüldü. Yaşar Kemal, 29 bölümden oluşan kitabın bölüm başlıklarında, kısa halk söylenceleri ve tekerlemelere yer verdi. Bu detayın, Anadolu Yörüklerinin Toros Dağları’ndaki yaşantılarını anlatan bir eser için kullanılması son derece şık bir düşünce olarak değerlendirilebilir.
Türkmen aşiretlerinin Binboğa olarak adlandırdıkları, Toroslarda yaşayan Yörüklerin hayatının konu edildiği kitapta, kadim bir kültürün yok oluşu ve kültürün yok oluş sürecinde insanların yaşadığı çaresizliğin boyutu gözler önüne seriliyor. Yaşar Kemal’in neredeyse tüm eserlerinde değindiği baskı, zulüm ve mücadele kavramları bu romanın da baş aktörleri olarak göze çarpıyor.
Binboğalar Efsanesi, Yörüklerin en temel kültürü olan konargöçerliğe devam etmek istemeleri karşısında yerleşik yaşama geçmelerini isteyen ve tüm değerlerini yitirmelerine neden olacak bir dönüşüme uğramalarına sebep olacak baskıcı bir sistemin yarattığı sonuçları okuyucuya aktarıyor. Baskılar sonucu yerleşik yaşama geçen Yörükler, kışlaklarından kovulmaya, konakladıkları yerlerde halk tarafından sömürülmeye başlıyorlar. Tüm bunların ardından, bütün zorlukların üstesinden gelebilmek içinse tüm mal varlıklarını satmak zorunda kalıyorlar.
Büyük usta Yaşar Kemal, üç ana karakter üzerinden ilerleyen romanda, Demirci Haydar Usta, Ceren ve Kerem’in hikayeleri üzerinden öz değerler, kültürel bağlılık, sadakat, umut ve mücadele gibi unsurların altını çiziyor.
Binboğalar Efsanesi, 1979 yılında Fransızcaya çevrildikten sonra, elde ettiği başarı ile “Fransa Büyük Jurisi” tarafından “Yılın En İyi Kitabı” seçildi.