Anadolu’nun kadim topraklarında geçen gerçekçi ve vurucu hikayeleri okuyucuya aktarması ile ünlenen Yaşar Kemal, öte yandan, yine Anadolu topraklarının bir kültürü olan efsane anlatımı konusunda da ne kadar mahir bir isim olduğunu, yazdığı efsane tarzı romanlar ile ispatlamayı başardı. Bu romanların ilki olan, orijinal ismi ile Üç Anadolu Efsanesi (Köroğlu, Karacaoğlan, Alageyik), 1967 yılında yayımlandı. Birbirinden ayrık üç farklı efsanenin öyküleştirildiği eser, ilk baskısını Ararat Yayınevi’nden yaptı.
Aslında bilinen halk efsanelerinden olan Köroğlu, Karacaoğlan ve Alageyik’in hikayeleri Yaşar Kemal’in usta kalemi ile birleşince ortaya bambaşka, tadına doyum olmayan bir eser çıktığını söylemeliyiz. Büyük usta kendine has anlatımı ve tasvirleriyle, kültürümüzün çok önemli bir parçası olan halk efsanelerini, modern dönemde okuyucuyla buluşturarak çok kıymetli bir işe imza attı. Büyük usta Yaşar Kemal’in bu kitabın yazım sürecinde Anadolu’yu karış karış dolaşıp, hikayeleri topladığını da bir dip not olarak iletmek gerek.
Romanın ilk kısmını oluşturan Köroğlu efsanesi, Köroğlu denen yiğit kahramanın ve kıratının ortaya çıkış öyküsünü ve Bolu Beyi ile giriştiği mücadeleyi anlatıyor. Haksızlıklar ve feodal düzene karşı başkaldıran Köroğlu’nun destansı hayatını, Yaşar Kemal tek kelimeyle mükemmel şekilde okuyucuya aktarıyor.
Üç Anadolu Efsanesi’nin ikinci kısmında ise, sevdaya olan düşkünlüğü ile bilinen halk ozanı Karacaoğlan’ın hikayesi karşımıza çıkıyor. Sazını alıp diyar diyar dolaşan Köroğlu’nun başından geçen olaylar, Yaşar Kemal’in güçlü anlatımı ile yeniden hayat buluyor.
Son kısımda ise Alageyik efsanesi yer alıyor. Geyik avına tutkun Halil, sevdalısı Zeynep ve Halil’in kanlısı Karaca Ali arasında geçen olaylar, bu muhteşem esere son noktayı koyuyor.
