1999 yılında, Konami Computer Entertainment ve Team Silent’in yoğun çabaları sonucunda, Silent Hill isminde, PlayStation dünyasında bir efsaneye dönüşecek bir oyun ortaya çıktı. Hayatta kalma – korku türündeki en beğenilen video oyunlarının başında gelen Silent Hill, yakaladığı başarının ardından bir seriye dönüştü. Silent Hill serisine ait yeni oyunlar piyasaya çıksa da ilk oyunun yarattığı etki hafızalardan silinmedi. Oyun, PlayStation dünyasında gündemde kaldığı sürece, bir diğer efsane Resident Evil ile karşılaştırıldı; ancak iki oyunda ne kadar iyi olduklarını elde ettikleri ödüller ve yakaladıkları satış rakamları ile ispatladı. Hatta Silent Hill kendisine, çok daha özel bir hayran kitlesi yaratmayı başardı.
1999 yılının şartları düşünüldüğünde, pek çok açıdan yenilikçi bir oyun olarak kabul edilebilecek Silent Hill, grafikleri ve hikayesi ile ciddi anlamda herkesin beğenisini kazandı. Oyunun ana karakterinin sıradan bir insan olması, oyuncuların ilgisini özellikle çekti. Çünkü bu fikir o güne kadar çok kullanılan bir girişim değildi. Bir de bunun üzerine, oyunun başlaması için karakterin ölmesi gerekliliği, oyun dünyasında yeni bir çığır açtı diyebiliriz.
Tek oyunculu modda oynanabilen Silent Hill, üçüncü tekil şahıs bakış açısıyla görüntüyü ekranlara yansıtmayı tercih ediyor. Genellikle aksiyon ve macera oyunlarında kullanılan bu kamera açısı oyuna harika bir derinlik katmış durumda. Silent Hill, atmosferiyle oyuncuyu içine çeken ve yaratmak istediği dünyayı ekrana en iyi aktaran oyunlardan biri olarak biliniyor. Hal böyle olunca, oyuncularda korkunun doruğa çıkması da kaçınılmaz oluyor.
Harry Mason’un kayıp kızı Cheryl’ı aramak için Silent Hill’in ürkütücü sokaklarına adım atmasıyla başlayan hikaye, oyunun temel fikrini bizlere aktarıyor. Silent Hiil’de gördükleri ile dehşete kapılan Harry Mason, bu olayların kökenini araştırmaya başlar ve asıl olaylar bu vakitten sonra gelişmeye başlar.