Gömülü Şamdan, usta yazar Stefan Zweig’ın ilk olarak 1936 yılında okurlarla buluşan bir uzun öyküsü. Ülkemizde birçok yayınevi tarafından ve genellikle tek başına (Zweig’ın farklı öyküleriyle birleştirilmeden) basılan bu eser, ortalama 120 sayfa uzunluğunda. Ancak sayfa sayısı her yayınevinin baskısında değişiklik gösterebiliyor. Özellikle Can Yayınları ve Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları gibi yayınevlerinin çok satan kitapları arasına giren Gömülü Şamdan, aslında Zweig’ın külliyatında farklı bir yere sahip. Yazar, bu uzun öyküsünde, yani novella’sında, odağına dini bir hikayeyi alıyor.
Gömülü Şamdan’da okurlarını 455 yılına götürüyor. Yahudilerin kutsal emaneti sayılan ve Menora ismini taşıyan yedi kollu şamdanın ait olduğu topraklardan kaçırılması, Yahudi cemaatini derinden sarsıyor. Önce Kudüs’ten Babil’e kaçırılan, ardından Kudüs’e geri getirildikten sonra bu kez de Roma’ya götürülen Menora; 455 yılında Roma’nın yağmalanması sonucunda bu defa da Kartaca’ya sürükleniyor. Menora’nın izini uzun süre arayan Yahudi cemaati, bir gün şamdanın Konstantinopolis’te tekrar görüldüğünü duyunca; Benjamin Marnefeş’i şamdanı tekrar ait olduğu kutsal topraklara geri getirmekle görevlendiriyor. Yaşamı boyunca bu görevi yerine getirmeyi beklemiş olna Benjamin, bunun üzerine Bizans’a doğru uzun bir yolculuğa çıkıyor. Zweig’ın Menora’nın onlarca yıla yayılan bu öyküsünü aktardığı Gömülü Şamdan, aynı zamanda Yahudilerin diaspora yaşamıyla da özdeşleşmiş bir eser. Bu nedenle yalnızca kutsal sayılan bir emanetin değil, aynı zamanda bir halkın da kaderini anlatıyor.