19. yüzyılda icat edilen mekanizmalı aletlerin en bilinenlerinden olan bisiklet, o günden bu yana hayatımızda önemli bir yer tutuyor. Bisiklet, spordan ulaşıma hatta taşımacılığa kadar pek çok alanda kullanılıyor. Bisikletin spor haline gelmesi ve bisiklet turu düzenleme fikri de 19. yüzyıla kadar dayanıyor. Dünya tarihinin en köklü spor dallarından birinin ortaya çıkışı, bu dönemden temel alıyor.
Bisiklet sporu hatırı sayılır bir kökene ve geçmişe sahip olsa da, hiçbir zaman dünyanın en popüler sporları arasında yer almadı. Yine de bu spor dalını her daim oldukça sıkı takip eden kemik bir kitle de var oldu. Avrupa kıtasında çok daha yoğun ilgi ile takip edilen bisiklet sporu, son yıllarda ülkemizde de daha popüler hale gelmeye başladı ve Türkiye’de bisiklet seyircisi oranı günden güne artmaya başladı. Bisikletin modern toplumdaki yerine ve spordaki çizgisine artık aşina olan insanımız hem bu sporu icra etmeye hem de izlemeye başladı. Haliyle, bisiklet sporunun can damarı olan bisiklet turlarına olan ilgi de doruğa çıktı.
Bir bisiklet turundan veya yol bisikleti yarışmasından bahsediyorsak, her zaman akla ilk olarak Fransa Bisiklet Turu (Tour de France) geliyor. Bisiklet sporu ile ilgilenenler dışında bile pek çok insanın adını bildiği Fransa Bisiklet Turu, çok uzun yıllardır bisiklet sporunun, tartışmasız bir numaralı organizasyonu konumunda. Köklü bir maziye sahip olan Fransa Bisiklet Turu, geleneksel olarak her yıl temmuz ayında koşuluyor. Bu kadar popüler bir organizasyon olan Fransa Bisiklet Turu’nun ortaya çıkış hikayesi ise oldukça ilginç. Ayrıca, turun yüz yılı aşan geçmişinde geçirdiği gelişim ve tarihsel devinim de farklı öykülerin ortaya çıkmasına neden oluyor diyebiliriz.
Fransa Bisiklet Turu kimilerine göre ticari, kimilerine göre ise politik nedenlerin sonucu ortaya çıktı. İlki 1903 yılında düzenlenen organizasyonun perde arkasında yatan olay ise başlı başına bir macera. Bu macera ile ilgili kitaplar yazıldığını söylemeden geçmeyelim.
Son yılların en büyük spor organizasyonlarından biri olan Fransa Bisiklet Turu’nun ortaya çıkışı, aslında Fransa’nın politik tarihinin bir gölgesi diyebiliriz. Turun var oluşu, dönemin Dreyfus karşıtı, aşırı sağ yanlısı bir gazetecinin ortaya attığı bir fikirden ilham alıyor. Peki, Dreyfus kim derseniz, onu da hemen anlatalım. Alfred Dreyfus, rütbeli bir Fransız subayı idi. Yahudi kökenli Dreyfus, Fransa’nın Alman Büyükelçiliği’nde bulunan bazı belgeler nedeniyle casusluk ile itham edildi. Bu iddialar nedeniyle tutuklanan, pek çok kez hakim karşısına çıkan ve büyük zorluklar çeken Dreyfus, hakkındaki iddiaların yalanlanması ile uzun yıllar sonra iade-i itibar alan bir isimdi. Tarihe “Dreyfus Olayı” olarak not düşülen bu hadisenin başrol kahramanı olan Dreyfus, uzun süre Fransa’daki sol görüşün ve direnişin sembolü oldu. Bu sebeple, Fransa’daki aşırı sağ kesim her zaman Dreyfus karşıtı olarak adlandırıldı. Fransa Bisiklet Turu, böyle bir olayın akabinde ortaya çıktı.
Turun resmi başlangıç tarihi 1903 olarak kabul ediliyor olsa da, Fransa Bisiklet Turu’nun varoluşu 1898 yılına kadar dayanıyor. Bu dönemde Fransa’nın en çok satan spor gazetesi olan “Le Vélo”, Dreyfus Olayı’nda sol cenaha yakın bir görüş takınınca, toplumda büyük yeri olan ve gazeteyi takip eden sağ kesimi karşısına almış oldu. “Le Vélo” gazetesinin takındığı bu tavır, o yıllarda Fransa’nın üzerinde egemen olan güçlerden biri olan otomobil üreticilerini oldukça kızdırdı. Yükselen bir sektör olan otomotiv ve bu sektöre dev yatırımlar yapan iş adamları, gazetenin bu tavrından rahatsız oldukları için kendi gazetelerini kurma kararı aldılar. Otomobil üreticileri kendi gazetelerini kurmak için içlerinde “Dreyfus Olayı”nı sebep olarak gösteriyor olsalar da, bunu kamuoyuna alenen ilan edemediklerinden dolayı, “Le Vélo” gazetesinin yüksek sayılabilecek ilan fiyatlarını sebep gösterdiler. Otomotiv sanayicilerinin ilk etapta gazetelerine seçtiği isim ise “L’Auto Vélo” oldu; ancak gazetenin isminde geçen “vélo” sözcüğü yasal engele takılınca, bu sözcüğü çıkararak “L’Auto” isminde karar kıldılar.
Fransız spor medyasına yeni bir soluk getiren “L’Auto” gazetesi ilk işlerinden biri olarak, o dönemde büyük bir okuyucu kitlesi olan bisiklet sporu hayranlarını hedef aldı. Dönemin büyük bisiklet organizasyonlarını takip eden kemik kitleyi gazeteye bağlamak için büyük çaba harcayan yönetim, bunu başarmak için Fransa’da dev bir bisiklet turu düzenleme işine girişti. Yarışları düzenlemeye ön ayak olan ve organizasyonu baştan sona tertip eden L’Auto”, belki de farkında olmadan bizlere büyük bir armağan verdi. Gazetenin bu tur planı o kadar başarılı oldu ki, “L’Auto”, II. Dünya Savaşı’na kadar en çok satan spor gazetesi unvanını başka hiç kimseye kaptırmadı.
Turu düzenleyen gazete patronları, yalnızca gazetenin artan satış rakamları ile ilgilenmediler. Bunun yanı sıra, topluma yeni bir tüketim alanı sunan patronlar, Fransa Bisiklet Turu’nu bir reklam aracı olarak kullandılar ve bir popüler kültür nesnesi haline getirdiler. Bu kadar politik ve ekonomik kökenli bir organizasyon ise zaman içerisinde dünyanın en büyük bisiklet turnuvasına dönüştü. Zaten daha önce de bahsettiğimiz üzere, Fransa Bisiklet Turu’na yapılan tüm yatırımlar, bu büyümenin gerçekleşmesi içindi.
I. ve II. Dünya Savaşları’nın belli dönemleri haricinde yoluna durmadan devam eden Fransa Bisiklet Turu, dünyanın en prestijli spor organizasyonlarından biri olmaya giden süreçte, kapitalizmi oldukça iyi işleyen ve idare eden girişimcilerin büyük desteğini aldı. Fransa Bisiklet Turu öyle bir pazarlandı ki, piyasada hiçbir bisiklet turu, herhangi bir açıdan bu büyük organizasyonun yanına bile yaklaşamadı.
İtalya Bisiklet Turu ve İspanya Bisiklet Turu ile birlikte Avrupa’da “Üç Büyük Tur” olarak adlandırılan bisiklet organizasyonları arasında yer alan Fransa Bisiklet Turu, aynı zamanda UCI Dünya Turu’na da dahil bir yarışma. Fransa Bisiklet Turu, bu organizasyonlar arasında yarışmacılara en çok puan veren ve en prestijli ayak olarak biliniyor. 1903’te başlayan tur zaman içinde popülerlik kazanınca, turun ünü Fransa sınırlarını aştı ve bu organizasyon, tüm dünyadan yarışmacıların katıldığı, milyonlarca kişinin takip ettiği bir festivale dönüştü.
Fransa ve çevre ülkelerden geçen rota her yıl bazı değişiklikler gösterirken, Fransa Bisiklet Turu’nun tüm etaplarının toplamının yaklaşık 3500 kilometre olduğu biliniyor. Fransa’nın başkenti Paris’te sonlanan yarış, bitiş çizgisine gelene kadar ülkenin Pireneler, Alp Dağları ve Nimes gibi oldukça popüler bölgelerini ziyaret ediyor. Bu etapların bir tanesinde bile zafere ulaşmak büyük bir başarı örneği kabul ediliyor. Bugüne kadar Fransa Bisiklet Turu’nda en çok etap kazanan bisikletçiler bölümünde Eddy Merckx ve Mark Cavendish’in isimleri yazıyor.
1984’ten itibaren erkek yarışlarının yanında kadınlar yarışlarına da ev sahipliği yapan Fransa Bisiklet Turu (Tour de France), diğer alanlarda geleneksel çizgisini bozmadan yoluna devam ediyor. Yaklaşık üç hafta süren turun her etabı ayrı heyecanlı ve çekişmeli geçiyor. Fransa Bisiklet Turu’nda farklı etapların ve farklı kategorilerin galipleri, bisiklet sporcularına özgü mayoların çeşitli renkleri ile onurlandırılıyor. Fransa Bisiklet Turu’nda (Tour de France) verilen en eski ödül mayosu “sarı mayo” olarak biliniyor. Genel klasman liderine verilen bu mayoyu yarışma sonuna kadar taşıyan sporcu, Fransa Bisiklet Turu’nun galibi olarak kabul ediliyor. Sarı mayoyu giymek, bisiklet sporu için doruk nokta olarak biliniyor.
Sarı mayonun dışında en eski ödül mayolarının başında, “Dağcılık Mayosu” geliyor. Bu mayonun temsil ettiği klasman, 1933 tarihinde Fransa Bisiklet Turu’na dahil edildi. Fakat bu klasmanın liderine ayırt edici bir mayo verilmesi kararının çıkması 1970’li yılları buldu. O tarihten bu yana, dağ etabını lider götüren veya kazanan sporculara kırmızı – beyaz benekli mayo veriliyor.
Genel klasman ve dağcılık klasmanı ardından ise puan klasmanı geliyor. 1950’li yılların başından itibaren tura dahil edilen bu klasman, toplam puanda en önde olan sporcuyu onurlandırıyor. Bu sporcu, yeşil mayo ile rakiplerinden ayrışıyor. Bu üç önemli ve tarihi klasmanın yanında genç bisikletçi klasmanı ve çeşitli ara klasmanlar, Fransa Bisiklet Turu’nda yarışan bisikletçiler için hedef kulvarları oluşturuyor. Genç bisikletçi klasmanında yer almak için 26 yaşından küçük olmak gerekiyor.
Tur ilk başladığı günden itibaren verilen para ödülü günümüzde de hala devam ediyor. Hatta bugünlerde Fransa Bisiklet Turu’nda elde edilen kazanç, hatırı sayılır boyutlara gelmiş durumda.
Fransa Bisiklet Turu (Tour de France) tarihinde bu organizasyonu en çok kazanan isimler listesinin başında Fransız sporcu Jacques Anquetil, Belçikalı Eddy Merckx, bir diğer Fransız Bernard Hinault ve İspanyol sporcu Miguel Indurain yer alıyor. Bu isimlerin tamamı turu 5 defa kazanarak tarihe geçmeyi başardılar. Başı çeken sporcuları ise 4 galibiyet ile İngiliz Chris Froome takip ediyor. Turun son iki yılda üst üste galip gelen ismi ise, genç Sloven bisikletçi Tadej Pogacar. Genç bisikletçinin emekli olana kadar Fransa’yı daha kaç kere kazanabileceği ise ayrı bir merak konusu. 2022 yılında düzenlenen organizasyonun da yine en büyük favorisi olarak Pogacar gösteriliyor.