Amerikalı yazar Dan Brown’ın en ünlü romanlarından biri olan ve yayınlandığı ilk haftada New York Times’ın çok satanlar listesinin zirvesine yerleşen "Da Vinci Şifresi", ülkemizde de oldukça popüler olmuş bir eserdir. Altın Kitaplar etiketiyle okurlarla buluşan ve Petek Demir İncek tarafından Türkçeye çevrilen roman, toplam 495 sayfadan oluşur.
Kitap, Hardvard Üniversitesi’nde simge bilim profesörü olan Robert Langdon’un iş gezisi için gittiği Paris’te gece yarısı bir telefon almasıyla başlar. Louvre Müzesi’nin müdürünün bir cinayete kurban gittiğini öğrenen Langdon, kısa süre sonra cinayetin ardında onun uzmanlık alanıyla ilişkili bazı ipuçlarının gizli olduğunu fark eder. Bunun üzerine kriptoloji uzmanı Sophie Nevau ile birlikte çalışmaya başlar ve cesedin ardında saklı ipuçlarının peşinden gider. Cinayetin ardındaki sır perdesi aralandıkça, ipuçları Langdon ve Nevau’yu ünlü Mona Lisa tablosuna götürür. Cinayetin gizemi bu tabloda gizlidir. Langdon ipuçlarını birleştirdikçe katile biraz daha yaklaşsa da bu esrarengiz kişi bir şekilde onlardan sürekli bir adım öndedir. Bunun üzerine, Paris’ten Londra’ya uzanan tehlikeli bir kovalamaca başlar.
"Da Vinci Şifresi" 2006 yılında aynı isimle beyazperdeye de uyarlandı. Başrollerini Tom Hanks ile Audrey Tatutou’nun paylaştığı yapım, izleyicilerden tam not almayı başardı. Ayrıca kitap oldukça geniş bir okur kitlesi tarafından beğenilse de yoğun eleştirilere de maruz kaldı. Dindar Hıristiyanlar İncil’in güvenilirliğini sorguladığını ve İsa’nın ölüp dirilmesinin büyük bir yalandan ibaret olduğunu iddia ettiğini gerekçe göstererek, bu eseri topa tuttular. Dan Brown eserin tamamen kurmaca olduğunu defalarca vurgulasa da Hristiyan dünyasının esere karşı tepkisi pek de değişmedi.