Tam adıyla Mihail Aleksandroviç Bakunin, dünyanın en ünlü filozoflarından biridir. Bakunin, 1814 yılında Rusya İmparatorluğu topraklarında dünyaya geldi. Küçük bir köyde doğmasına rağmen iyi şartlarda bir çocukluk geçirdi. Bunda tanınan, aristokrat bir aileye mensup olmasının payı elbette büyüktü. Mihail Bakunin, henüz 14 yaşında, ailesinin yanından ayrılarak askeri eğitim almak üzere Saint Petersburg’a gitti. 1832 yılında eğitimini tamamlayarak mezun oldu. Genç bir subay olan Bakunin, Rus İmparatorluğuna bağlı Belarus ve Litvanya topraklarında görev yaptı. Ancak onun aklında asker olmak değil felsefe okumak vardı. Babasının tüm ısrarlarına rağmen mesleği bıraktı. Felsefe okumak için Moskova’nın yolunu tuttu.
Bizlerin bildiği, tanıdığı Bakunin’in hikayesi tam bu zamanlarda başladı. Moskova’ya giden Bakunin, ilk olarak anarşist, eski üniversite öğrencileri ile birlikte bir grup kurdu. Ardınan hem bu gruba destek verdi, hem de sistematik felsefe çalışmalarına başladı. Bakunin’in felsefesini ve düşüncelerini en çok etkileyen filozoflar Hegel ve Schelling oldu. Alman filozoflardan etkilenen Bakunin ve arkadaşları, Berlin’e taşınma kararı aldılar. Taşınma süreci zorlu geçse de Bakunin sonunda hayalini kurduğu Berlin’e gitmeyi başardı. Burada sol örgütler ile tanışan ünlü filozof, önce sosyalist daha sonra anarşist hareketlerin içerisinde yer aldı. Berlin’den Paris’e oradan ise İsviçre’ye giderek aktif olarak davasını savundu.
Bakunin, yaptıkları ile sosyalist ve anarşist mücadelenin en önemli isimlerinden biri oldu. Eylemsel olarak içinde bulunduğu süreçlere fikirleri ile de destek verdi. Bakunin’in öğretileri anarşist felsefenin temelini oluşturdu.
Bakunin, doğrularını gerçekleştirmek için yalnızca eylemsel ve fikirsel mücadele içinde bulunmadı. Savunduğu doğrular yüzünden, hem kendi ülkesi hem de Avrupa’da hapis cezalarına çarptırıldı. Ömrünün büyük kısmı hapiste ve sürgünde geçti. Mallarına el koyuldu. Yine de pes etmeyen ünlü filozof en son hapsedildiği Sibirya’dan kaçarak ülke ülke dolaştı. En sonunda mücadelesine tekrar döndü. Ancak, dönemin etkili sosyalizm savunucularından Marx ile görüşleri ters düşünce, yavaş yavaş köşeye çekilmeyi seçti.
Anarşizmin babası olarak bilinen Bakunin, verdiği mücadelenin yanı sıra, yazdığı ‘’Tanrı ve Devlet’’ adlı eseri ile kendisinden sonraki kuşakları etkilemeyi başardı. Onun öğretileri, anarşizmin ve sosyalizmin yayılmasında öncü oldu.
Mihail Bakunin, hayatının son döneminde İsviçre’de inzivaya çekildi. Çok geçmeden, 1876 yılında İsviçre’nin Bern şehrinde hayata gözlerini kapadı.
