1984 yılında düzenlenen Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye, FIPRESCI ve Ekümenik Jüri Ödülü olmak üzere üç büyük ödülü kucaklayarak dönen Paris, Texas; Amerikan bağımsız sinemasının ünlü oyuncusu Harry Dean Stanton’un da ilk başrol oyunculuğu tecrübesi. Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık ortak yapımı filmin yönetmen koltuğunda Wim Wenders oturuyor. 1985 yılında düzenlenen BAFTA Ödülleri’nde Wenders’a En İyi Yönetmen ödülünü de kazandıran yapımın oyuncu kadrosunda Harry Dean Stanton’un yanı sıra; Dean Stockwell, Nastassja Kinski ve Hunter Carson da var. Senaryosu Sam Shepard ile L. M. Kit Carson’un imzasını taşıyan filmin görüntü yönetmenliğini ise Robby Müller üstleniyor.
Harry Dean Stanton’un her zaman tanınan bir oyuncuyken ilk başrol tecrübesini neden elli sekiz yaşında kazandığı sorusu akıllara gelebilir. Ancak Paris, Texas’ın başarısını düşündüğümüzde, Stanton’un boşuna beklemediğini de rahatlıkla söyleyebiliriz. Keza kendisi de bu filmin ardından bundan sonra başka hiçbir filmde oynamasa da gam yemeyeceğini belirtmiş. Rol teklifini almasına ise hem arkadaşı hem de filmin senaristi olan Sam Shepard’ın vesile olduğu biliniyor.
2 saat 25 dakika uzunluğundaki Paris, Texas; Teksas’ın ıssız ve uçsuz bucaksız çöllerini bol bol gördüğümüz bir yapım. Filmde, neredeyse hiç konuşmayan ve esrarengiz bir adam olan Travis Henderson’u takip ediyoruz. Kardeşiyle Los Angeles’ta sakin bir yaşam süren Travis, senelerdir görüşmediği oğluyla bir araya gelmek amacıyla Teksas’ın çöllerini kat etmek zorunda olduğu bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculukta bir noktada, yine yıllardır kayıp olan eski eşini bulmak için rotasını Houston’a da çeviriyor. Alman Yeni Dalgasında ikonik isimlerden biri olarak görülen Wim Wenders ve oyun yazarı Sam Shepard’ın birlikteliği ortaya başyapıt olarak adlandırılabilecek bir film çıkmasını sağlamış.