2008 yılı yapımı yeni nesil bir Türk filmi olan Pandora’nın Kutusu, 2009 yılında sinema salonlarında izleyici ile buluştu. Sinemamızın son döneminde en başarılı yönetmenlerden olan Yeşim Ustaoğlu imzası taşıyan film, sinema çevrelerinden ve izleyicilerden oldukça yüksek puanlar aldı ve büyük teveccüh topladı. Bir ailenin üç kuşak boyunca süren hikayesine odaklanan Pandora’nın Kutusu, bu hikayeden yola çıkarak aile ilişkilerini, orta sınıfın varoluş mücadelesini ve bellek – aidiyet kavramları arasındaki ilişkiyi beyazperdeye taşıyor. Yeşim Ustaoğlu sinemasının en önemli filmlerinden Pandora’nın Kutusu başarısını aldığı ödüller ile de perçinlemeyi başardı.
20’nin üzerinde film festivalinde gösterilen Pandora’nın Kutusu başta San Sebastian Film Festivali’nden “En İyi Film Ödülü” ve Fajr Film Festivali’nden ise “Jüri Özel Ödülü olmak üzere çok sayıda ödül kazandı. Film, kendisinin yanı sıra oyuncularına da büyük ödüller kazandırdı. Tsilla Chelton, Amiens Uluslararası Film Festivali, Fajr Film Festivali, Cinemanila Uluslararası Film Festivali ve San Sebastian Film Festivali’nden “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü ile dönerken, Derya Alabora ise Uluslararası İstanbul Film Festivali ve Fajr Film Festivali’nden aynı ödülü almayı başardı.
Pandora’nın Kutusu’nun yönetmen koltuğunda Yeşim Ustaoğlu’nun oturduğundan söz etmiştik. Senaryo kısmında ise Ustaoğlu ile birlikte Sema Kaygusuz’u görüyoruz. Filmin müzikleri ise Jan – Pierre Mas’a ait.
Başarılı filmin başrollerinde Tsilla Chelton ve Derya Alabora var. Yardımcı rollerde ise Övül Avkıran, Onur Ünsal, Osman Sonant, Tayfun Bademsoy ve Nazmi Kırık yer alıyor.
Annelerinin kaybolduğunu öğrenen üç kardeş, yaşlı annelerinin yaşadığı küçük bir Batı Karadeniz kasabasına doğru yola çıkarlar. Yolculukla birlikte kendi aralarındaki sorunlar ve gerginlikler de ortaya çıkar. Annelerinin Alzheimer olduğunu öğrenen kardeşler, onun yanında kendi hayatlarını sorgulamaya başlarlar. Bu sırada anneleri ile torunu Murat (Onur Ünsal) arasında gelişen duygusal bağ ise sürpriz bir sona neden olacaktır.