Ölmez Otu, Yaşar Kemal’in kaleme aldığı “Dağın Öte Yüzü” roman üçlemesinin son kitabı olma özelliğini taşıyor. İlk iki kitabın devamı niteliğindeki bu eser, 1968 yılında yayımlandı. Ant Yayınları tarafından ilk baskısı yapılan roman, serinin diğer iki kitabı kadar büyük bir okuyucu kitlesine ulaşmayı başardı. Yaşar Kemal’in içinde yaşadığı coğrafyayı ve yöre insanını bu kitabında da harika bir anlatım ve tasvir ile okuyucuyla buluşturduğunu görüyoruz.
Aslında serinin diğer iki romanından önce Ölmez Otu’nu yazmayı planlayan Yaşar Kemal, 1952 ve 1957 senelerinde iki kez bu planını uygulamayı denedi. Nedendir bilinmez ancak yazdıklarını iki seferde de yırtıp attı. Daha sonra 1967’de yeniden yazmaya başladığı romanı yalnızca 5 ayda bitirerek okuyucunun beğenisine sundu.
Ölmez Otu’nda serinin diğer kitaplarından aşina olduğumuz üç karakter üzerinden yine Çukurovalı pamuk işçilerinin başına gelen hadiseler, Yaşar Kemal’in güçlü kaleminden okuyucuya aktarılıyor. Toros Dağları’nın eteklerine kurulu Yalak köyü halkı, “Ortadirek” romanında olduğu gibi yeniden, yine aynı yolları yürüyerek pamuk toplamak için Çukurova’ya iner. Uzun Ali, karısı Elif ile bir plan yaparak, bu yollara artık dayanamayacak hale gelen annesi Meryemce’yi köyde bırakır. Muhtar Sefer ise Ali’nin annesini öldürdüğü haberini yayar. Bu sırada, Muhtar Sefer’e kinlenen Memidik, gece vakti Muhtar Sefer sandığı bir kişiyi öldürür; lakin öldürdüğü kişi muhtar değildir. Olaylar iyice çığırından çıkarken, Muhtar Sefer, Meryemce’yi öldürmek için tetikçi tutar. Meryemce’yle karşılaşan tetikçi Ömer, onu gördükten sonra Muhtar Sefer’in isteğini yerine getiremez.
Kitapta her karakter aslında bir duyguyu temsil ediyor. Meryemce yalnızlığı, Memidik intikamı ve hırsı, Uzunca Ali çaresizliğin sembolü oluyor. Daha birçok karakterde duyguların yansımasını net bir şekilde görüyoruz.