Pelin Esmer’in hem yönetmen hem senarist koltuğunda oturduğu Gözetleme Kulesi; Türkiye, Almanya ve Fransa ortak yapımı bir film. İlk gösterimi 2012 yılında Uluslararası Toronto Film Festivali’nde gerçekleştirilen yapım, aynı zamanda Pelin Esmer’e 19. Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünü de kazandırdı. Gözetleme Kulesi, Pelin Esmer’in ikinci uzun metrajlı filmi. Film boyu sürdürdüğü minimal anlatının başarısı ve hikayeyi seyirciye samimi bir şekilde anlatabilmesi açısından, artık Pelin Esmer’in kendi tarzını oturttuğunu çok rahat bir şekilde görebiliyoruz. Burada oyunculuk performanslarına da kesinlikle ayrı bir parantez açmak gerek. Başrol koltuğunu paylaşan Olgun Şimşek ve Nilay Erdönmez gerçekten dört dörtlük performanslar sergiliyor.
Gözetleme Kulesi, bir tür “kesişen hayatlar” hikayesi aslında. Baş karakterlerimizden biri olan ve Olgun Şimşek’in hayat verdiği Nihat, ıssız bir ormanın tepesine dikilmiş olan gözetleme kulesinde bekçilik yapıyor. Nilay Erdönmez’in canlandırdığı diğer baş karakterimiz Seher ise kaçtığı kişilerden yakasını sıyırabilmek için Tosya otoyolunun kenarındaki bir otogara sığınıyor. Her ikisi de bazı insanlardan kaçan karakterlerimizin yolları, işte tam da bu noktada kesişiyor. Seher’in öyküsü bize bu ülkede kız çocuğu olmanın nasıl zorluklar doğurabildiğini gösterirken, Nihat’ın gözetleme kulesinde yaşadığı büyük yalnızlık da çok çarpıcı bir anlatıyla sunuluyor. Yolları kesişen iki karakterimiz, birbirleriyle karşılaştıktan sonra içlerindeki suçluluk duygusuna karşı verdikleri savaşı birlikte sürdürmek durumunda kalıyor.