Batman, birçoğumuzun çocukluğunda ve gençliğinde yer edinmiş kahramanlardan biridir. Diğer süper kahramanlar gibi olağanüstü yetenekleri olmamasına rağmen en sevilen karakterlerden biri olmasının sebebi nedir sizce? Süper zengin olmasına rağmen halkın içinden biri gibi hissettirmesi mi? Yoksa süper kahramanlar arasında süper gücü olmamasına rağmen kötülere karşı savaşabilen nadir karakterlerden biri olması mı? Bu soruların cevabı özneldir elbette. Fakat “Batman hayatımıza nasıl bu kadar dahil olabildi?” sorusunu “Christopher Nolan yönetmenliğindeki Batman serisinin etkisiyle elbette.” şeklinde cevaplamakta bir sakınca görmüyorum. Ülkemizde 17 Haziran 2005’te vizyona giren Batman Başlıyor (orijinal adıyla Batman Begins), üç filmlik Christopher Nolan yönetmeliğindeki Batman serisinin ilk filmidir. On üç ödüllü filmin başrollerini Christian Bale, Michael Caine ve Ken Watanabe paylaşmıştır. 8.2’lik IMDb puanıyla üçlemenin en düşük puanlı filmi olsa da genel itibarıyla gayet yüksek bir puan olduğunu söyleyebiliriz tabii ki.
Kahramanımız Bruce Wayne’in (Christian Bale) hikâyesi, çizgi romanıyla paralel olarak bize aktarılıyor. Serinin ilk filmi, Bruce Wayne’in yarasalarla olan ilişkisini ve ailesinin vefatının onu nasıl etkilediğini anlatıyor. Yönetmenin tarzı da araya girince hikâyeyi çoğunlukla geriye dönüş sahneleriyle izliyoruz. Batman’in nasıl bir kahramana dönüştüğünü ve Henri Ducard’ın (Liam Nesson) bundaki rolünü öğreniyoruz.
DC Comics kahramanı Batman serisinin ilk yapımı Batman Begins’i beğenirseniz, serinin devam filmi Kara Şövalye’yi (The Dark Knight) kesinlikle izlemelisiniz.