Bir asırdan uzun bir geçmişe sahip olan sinema tarihinde her biri adını altın harflerle yazdıran nice yönetmen, senarist, film ve oyuncu var. Ancak söz konusu gelmiş geçmiş en büyük ustalar olduğunda, aklına hızla Alfred Hitchcock gelmeyenlerin sayısı muhtemelen oldukça azdır. Sinema tarihine birbirinden değerli birçok farklı başyapıt kazandıran usta yönetmen, 1960 yılında korku türünde bir devrim niteliğinde görülen Psycho’yu bize armağan etti. Filmin ismi Türkçeye Sapık olarak çevrilmiş olsa da, aslında ismin orijinali İngilizcede “psychoanalysis” olarak adlandırılan psikanalizin kısaltması olarak da seçilmiş. Haliyle filmde bol bol Freud göndermesine de rastlıyoruz.
Alfred Hitchcock Sapık’ı Robert Bloch imzalı aynı isimli kitaptan beyazperdeye uyarlamış. Senaryo uyarlaması Joseph Stephano’nun imzasını taşıyor. Filmin sürpriz sonu öyle etkileyici ve vurucu ki, Hitchcock film çekilirken ismini saklı tutarak kitabın hem telif haklarını hem de piyasadaki her bir kopyasını satın almış. Hatta çekimler başladığında tüm ekibe filmin senaryosu hakkında kimseye bir şey söylemeyeceklerine dair yemin ettirmiş. Üstelik, filmin sonunu yine de oyunculardan son ana kadar saklamış.
Oyuncu kadrosuna Anthony Perkins, Janet Leigh, Vera Miles, John Gavin ve Martin Balsam gibi isimlerin oldukça başarılı performanslar sergilediği Sapık, Hitchcock’un baştan sona iğne oyası gibi işlediği bir film. Her ne kadar kült duş sahnesi artık sinema tarihine geçmiş olsa da, filmde tek bir başarılı sekans ya da performans yok. Her biri birbirini tamamlıyor ve film izleyicilerin merak duygusunu sürekli canlı tutmayı başarıyor. Eğer Sapık’ı henüz izlemediyseniz bile büyük olasılıkla duş sahnesini daha önce görmüş, en azından duymuşsunuzdur. Filmin konusunu kısaca özetlemek gerekirse: Sapık, patronundan on binlerce dolar çalan Marion’un sevgilisinin yanına giderken geceyi geçirdiği bir otelde öldürülmesini ve bu ölümün ardından yaşanan gizemli bir olayı işliyor.