Genellikle gelmiş geçmiş en rahatsız edici ve çarpıcı seri katil filmlerinden biri olarak anılan Henry: Portrait of a Serial Killer, ismi dilimize Henry: Bir Seri Katilin Hikayesi olarak çevrilmiş 1986 yapımı bir film. Yönetmen koltuğunda John McNaughton’u gördüğümüz yapımın senaryosu, McNaughton ile Richard Fire’ın ortak imzasını taşıyor. Filmin barşollerini ise Michael Rooker ve Tom Towles paylaşıyor. Her iki oyuncunun da özellikle filmin çekildiği döneme göre oldukça başarılı performanslar sergilediklerini söylemek mümkün.
Seri katil Henry Lee Lucas’ın gerçek yaşam öyküsünden ilhamla senaryolaştırılmış olan Henry: Bir Seri Katilin Hikayesi, doğrudan gerçek hayattaki katilin kan donduran itirafları üzerinden kurgulanmış. Keza filmi bu kadar rahatsız edici ve çarpıcı yapan temel faktörlerden biri de bu. Tarihteki en tuhaf ve acımasız seri katillerden biri olarak görülen Henry Lee Lucas, aynı zamanda uyuşturucu bağımlılığıyla da tanınıyor. Lucas’ın işlediği cinayetleri yalnızca zevk almak ve egosunu tatmin etmek amacıyla gerçekleştirdiği de biliniyor.
Gelelim, Henry: Bir Seri Katilin Hikayesi filminin konusundan kısaca söz etmeye: Hapishaneden kısa süre önce çıkmış bir katil olan Henry, geçmişte tanıştığı ve arkadaş olduğu Otis ile beraber Chicago’da bir evi paylaşmaktadır. Ancak Otis’in ilk etapta Henry’nin insanları öldürmeye olan saplantılı tutkusundan ve şiddet eğiliminden haberi yoktur. Ancak birlikte iki seks işçisiyle birlikte arabalarında giderken arkadaşının bu korkunç yüzüyle tanışmak durumunda kalır. Hiçbir sebebi yokken arabadaki iki kadını da vahşide katleden Henry, bu olayla birlikte Otis’i de bu korkunç dünyanın içine bulaştırır. Cesetlerden bir şekilde dikkat çekmeden kurtulan ikili, bu noktadan sonra daha da karanlık bir dünyanın içine dalar. Artık Henry Otis’e, kendi tanımıyla “seri katillik sanatının” inceliklerini öğretmeye başlayacaktır.