BMW’nin konsept otomobilleri bünyesine kattığı en iddialı ve genç modellerden olan i Vision Dee “renk değiştiren otomobil” olarak da adından söz ettirmeyi başardı. Dünyanın en büyük tüketici elektroniği fuarlarından biri olan CES’e damga vuran otomobil modellerinden olan i Vision Dee otomotiv endüstrisinin geleceği olarak görülen birçok teknolojiyi bünyesinde barındırıyor.
BMW i Vision Dee’nin en büyük özelliği renk değiştirebilen yapısı değil aslında. Otomobilin en ilginç ve dikkat çekici yanı gerçek sürüş keyfi ile sanal sürüş deneyimini birleştirmesi diyebiliriz. Bu hibrit yapının çok yakın gelecekte, yeni nesil otomobil üretiminin temel unsurlarından biri olması bekleniyor. 2025 yılı itibari ile birçok markanın otomobillerinde sanal destekli sistemler kullanması bekleniyor. BMW i Vision Dee bu yönüyle de alanında öncü olarak görülüyor. Ayrıca BMW i Vision Dee’nin markanın yakın gelecekte piyasaya sunacağı “Neue Klasse” modellerine de öncülük etmesi bekleniyor.
“Dijital yol arkadaşınız!” sloganı ile yollara inen i Vision Dee klasik spor sedan bir otomobil ile minimalist çizgileri ile dikkat çeken modern tarzda bir otomobilin bileşimi diyebiliriz. Klasik modellerde görmeye alışık olduğumuz analog tasarım ögelerinin yerini bu otomobilde tamamen dijital ögelerin aldığını görüyoruz. Oldukça ilginç ve basit bir otomobil olan i Vision Dee’nin tasarımı olan i cam tavan ve gri üzerine uçuk sarı renk teması ile tamamlanıyor.
Otomobilin iç kısmına baktığımızda sanal dünya ile karşı karşıya kalıyoruz. Ön konsolda yer alan Shy-Tech dokunmatik sensörler, kullanıcının ön cama yansıtılacak dijital içeriği 4 farklı seviye olarak ayarlayabilmesini sağlıyor. Bu seviyeler sürüş ile ilgili bilgiler ile başlıyor ve bu basamaktan itibaren sanal dünyaya açılan bir yapı kuruluyor.
BMW i Vision Dee’nin kalbinde tamamen elektrikli ve oldukça çevreye duyarlı bir motor yapısı bulunuyor.