Özgün müziğin babası, 1980’li yılların “Ahmet Abi”si, 1990’ların ise istenmeyen adamı Ahmet Kaya 28 Ekim 1957’de dünyaya geldi. Kürt kökenli bir ailenin çocuğu olarak Malatya’da dünyaya gelen Ahmet Kaya, erken yaşlarında ailesiyle birlikte İstanbul’a taşındı. Dönemin İstanbul’unda kökenlerinin getirdiği etnik kimlik nedeniyle zorluklar çeken, aynı zamanda ekonomik olarak büyük zorluklar yaşayan Ahmet Kaya, kendisini müzik ile ifade etmeye başladı. Babasının hediye ettiği bağlama müzik aşkının başlangıcı olsa da okuldan sonra plak dükkanında çalışması da Ahmet Kaya’yı müzisyen olmaya iten detaylar arasında sayılabilir. Müzikte kendisini bulan usta sanatçı, 15 – 16 yaşlarından itibaren halk evlerinde, küçük salonlarda ufak konserler vermeye başladı. Bağlamaya olan aşkı onu besteler yapmaya yöneltti, aynı zamanda büyük ustaların eserlerini yeniden seslendirdi.
Müziğin yanında bir yandan da geçinmek için irili ufaklı işler yapan Ahmet Kaya, askerlik çağı gelince askere gitti ve orada askeri orkestrada çalıştı. Uzun süre disiplinli bir orkestrada yer alması Ahmet Kaya’yı profesyonel olarak müzik yapmaya yöneltti.
Ahmet Kaya ilk albümü olan “Ağlama Bebeğim”i çıkardığı sürece kadar ekonomik ve psikolojik olarak oldukça zor günler geçirdi. 1984’te gelen albüm usta sanatçı için bir dönüm noktası oldu. Konserler vermeye devam eden Ahmet Kaya, albümünün yasaklanma kararı ile şok oldu; ancak kısa süre sonra albümün yasağı kaldırıldı. 1985’te gelen ikinci albümü “Acılara Tutunmak” sanatçının patlama yapmasını sağladı. Ahmet Kaya’nın müziği büyük kitleler tarafından sevildi ve Ahmet Kaya kendisine has bir hayran kitlesi yakaladı. 1986 yılında gelen “Şafak Türküsü” albümü ise Ahmet Kaya’yı deyim yerindeyse zirveye taşıdı.
1980’lerin ikinci yarısında eşi Gülten Hayaloğlu’nun ağabeyi Yusuf Hayaloğlu ile tanışması ve birlikte çalışması Ahmet Kaya’yı farklı bir boyuta taşıdı. Hayaloğlu’nun şiirlerini besteleyen Kaya, inanılmaz albümlere imza attı. Kasetleri milyonlar satan usta sanatçı tüm Türkiye’nin sevgilisi oldu.
1990’lı yıllarda ülke gündemine gelen terör ve Güneydoğu sorunu ile adı kasıtlı olarak yan yana getirilen Kaya, bir anda istenmeyen adam ilan edildi. Ülkesini çok sevdiğini ve asla Türkiye’yi terk etmek istemediğini söylemesine rağmen gelen baskılar nedeniyle Fransa’ya gitmek zorunda kalan Kaya, memleket hasretine dayanamadığını her fırsatta dile getirdi. Buna rağmen Türkiye’ye dönüşecek şartlar oluşmayınca, gurbete daha fazla dayanamayan usta sanatçı Fransa’da hayatını kaybetti. 2000 yılında hayata yenik düşen Kaya, 43 yaşındaydı.