Her zaman merak etmişimdir, Kemal Sunal’ı sevmeyen herhangi bir insan olabilir mi? Sunal, üstün oyunculuk yeteneği ve karakteri ile kalbimizin öyle bir yerine dokunuyor ki tek bir gülümsemesi bile insanın tüm sıkıntılarını çekip almaya yetiyor.
11 Kasım 1944 yılında dünyaya gelen efsane oyuncu, bu dünyadan hiç silinmeyecek bir iz bırakan sınırlı insanlardan bir tanesi. Orta sınıf bir ailenin en büyük oğlu olan Sunal, çocukluğu ve gençliğinde silik karakteri nedeniyle sosyal ilişkiler kurmakta zorlanan biri olarak tanınıyor. Fakat lise çağına geldiği zaman tüm çekingenliğini atıyor ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümünü kazanıyor. Ülke gündemi yüzünden eğitim hayatını tamamlayamasa da tiyatroya olan ilgisi ile dikkat çekmeyi başarıyor. Felsefe öğretmeni tarafından keşfedilen Kemal Sunal ailesinin isteksizliğine rağmen tiyatro oyuncusu olmayı başarıyor.
Tiyatro hayatına Müşfik Kenter ile başlayan Sunal, 1973 yılında Ertem Eğilmez ile tanışarak ilk sinema filmini çekiyor. Elde ettiği büyük başarıdan sonra Kemal Sunal’ın oynadığı filmlerin ardı arkası gelmiyor demek yanlış olmaz. Türk sinema tarihinin en sevilen, en önemli filmlerinin pek çoğunda eşsiz gülümsemesi ile Kemal Sunal’ı görmeye başlıyoruz. Kendine özgü karakteri her filme ayrı bir tat katıyor.
Antalya Film Festivali’nde aldığı “Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu Ödülü” ile başarısını kanıtlıyor. Fakat başarılar ve unutulmaz eserlerle dolu kısa hayatı 3 Temmuz 2000 tarihinde, bindiği uçakta kalp krizi geçirmesiyle sona eriyor. Ünlü usta her ne kadar fiziksel olarak aramızda olmasa da sanatının bıraktığı iz hiçbir zaman eskimiyor.