Sinema kamuoyu ve birçok sinemasevere göre tarihin en büyük yönetmeni kabul edilen Ingmar Bergman, 14 Temmuz 1918’de İsveç’te dünyaya geldi. Babası papaz olan Bergman, yaşadığı dönem de göz önüne alındığında, sert ve disiplinli bir ortamda büyüdü. Ama bu durum sanata olan eğilimini negatif etkilemedi. Bergman, Stockholm Üniversitesi’nde edebiyat ve sanat tarihi okudu. Mezun olunca İsveç Kraliyet Tiyatrosu ve belediye tiyatrolarında çeşitli yönetmenlik deneyimleri yaşadı. İsveç Film Endüstrisi için bir senaristlik işi alması ile Bergman, sinemaya ilk adımı atmış oldu.
Karamsarlık, drama ve derin psikolojik analizleriyle dolu filmleriyle tanınan ünlü yönetmen, ilk filmlerinden biri olan Aşkımızın Üzerine Yağmur Yağıyor (1946) ile sinemada adından söz ettirdi. Bergman’ın en bilinen filmlerinden birisi olan, Bir Yaz Gecesi Tebessümleri (1955) ile Cannes Film Festivali’nde ödül almıştır. Yedinci Mühür (1957) ile yine Cannes’da ödül aldı. Yaban Çilekleri (1957) Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülüne layık görülürken, Yaşamın Eşiğinde (1958) ile Cannes’da En İyi Yönetmen ödülünü aldı. Yine Bergman, Genç Bakire Pınarı (1960), Aynanın İçinden (1961) ve Fanny ve Alexander (1982) ile üç defa En İyi Yabancı Film Oscar’ını kazandı. Bunlar gibi sayısız ödül ve başarılara imza atan sinemanın en dahi yönetmenlerinden Bergman’ın ödüle kavuşamamasına rağmen başyapıt olarak kabul edilen filmi 1966 yılında beyazperdeye konulan Persona’dır.
İsveç’te kariyerini sürdürürken çeşitli mali suçlamalar nedeniyle cezalar alan ve sonrasında kariyerine yurtdışında devam eden Bergman, bir daha asla İsveç’te film yapmadı. 2003 yılında emekli olduktan sonra memleketine döndü ve 30 Temmuz 2007’de de birçok filmini çektiği Faro adasındaki evinde 89 yaşında aramızdan ayrıldı. Arkasında bıraktığı sayısız eser ile, sinema perspektifi ile modern dönemin en önemli yönetmenlerinin başında gelen Ingmar Bergman belki de sonsuza kadar bu sanat dalının en ikonik karakteri olmaya devam edecek.