1960’lı yıllarda hayatımıza giren ve Türk televizyon tarihine damga vurduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz bir proje olan Evet-Hayır, izleyicileri ekran başına kilitlemeyi başarmış bir yarışma programıdır. Erkan Yolaç, bu yarışmayı ilk olarak 1962 yılında Caddebostan Gazinosu’nda düzenleyerek hayatımıza sokar. Bu dönemde BBC tarafından uygulanan, ancak çok bilinmeyen bu format, Erkan Yolaç’ın yarışmayı TRT ekranlarına taşımasıyla Türkiye’de izlenme rekorları kıran bir iş haline gelir. Erkan Yolaç tarafından sunulan yarışmada, yarışmacılar konuklar arasından gönüllü olan kişilerden seçilir. Yarışmanın kuralı basittir: Yolaç seyirciler arasından yarışmacı olmaya gönüllü olan kişilere bazı sorular yöneltir. Yarışmacıların bu soruları yanıtlarken “Evet” ya da “Hayır” kelimelerini kullanmaması gerekir. Eğer bir yarışmacı bu kelimeleri kullanmadan tüm soruları yanıtlamayı başarırsa, ülkemizin farklı yörelerinin ürünlerinden ya da lezzetlerinden oluşan bir ödülle uğurlanır.
Evet-Hayır’ın yayınlandığı döneme damga vurmuş olmasında, Erkan Yolaç’ın kendine has tepkileri ve sunuculuk başarısı da önemli bir pay sahibidir. Yolaç, yarışmacılar yasaklı kelimelerden birini söylediğinde genellikle “Hobaaa!” diyerek sevinir ve yarışma süresince bazen yerinde zıplamaya başlar. Yarışmacılar ekrana Mehter Marşı’yla gelir, elendiklerinde de İzmir Marşı’yla gider. Yolaç’ın “Duydunuz zilin sesini ve yarışma başladı!” cümlesiyle akıllara kazınan bu kült yarışma programı, yaklaşık 40 yıl boyunca ekrandaki varlığını korumuştur. Ekran Yolaç’ın neşeli karakteri, başarılı sunuculuk performansı ve dönemin TRT yayınları çizgisine kıyasla çok daha enerjik olan tavrı da bu yarışma sayesinde akıllara kazınmıştır.